”CUMHURİYETİN ÇÖKÜŞ NEDENLERİ…”

"Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az gelir! “ demiş atalarımız. Yıllar önce Teyyip, “ hem laik hem müslüman olunmaz ! “ demişti; laik Türkiye`nin geldiği nokta belli bugün!

”CUMHURİYETİN ÇÖKÜŞ NEDENLERİ…”
”CUMHURİYETİN ÇÖKÜŞ NEDENLERİ…”
Bu içerik 11921 kez okundu.

Teyyip`in sözünü kim ne kadar düşündü bilmem ama, Ulusal Kanal ve Halk TV dışında yıllardir ilk kez açtığım yandaş ve yalaka TV kanallarında üç dakikalık dolaşmam Türkiye`nin hızla Araplaştırıldığını görmeme yetti !  “ Mumun ışığı dibine vurmaz ! “  sözündeki gibi, Türkiye de yaşayan büyük bir çoğunluğun, çok yakınlarında olan bu değişikliklere zamanla alıştıkları için, gerçekleşen bu yıkımı görebildiklerini sanmıyorum.. Daha önce yayınlanmış olan üç ayrı yazımdan bazı kısa bölümlerle yeni bir yazı ortaya koyarak, Türkiye nin gerçek sorunuyla ilgili bir anımsatma yapmayı yararlı buldum.

Gezi direnişi sırasında  diktatörlüğün azgıca saldırılarına yurt dışından gelen tepkiler ne yazık ki, yurdumuzda bazılarınca yanlış anlaşıldı. ABD ve AB den gelen bazı homurtu, memnuniyetsizlik ve eleştirileri Emevi Teyyip `in deliğe süpürüleceği şeklinde yorumlayanlar coğunlukta bugünlerde. Yaklaşık 60 yılı aşkın bir süredir ülkemizi yönlendiren emperyalistler, bu iktidardan daha iyi anlaşacakları hiç bir iktidar görmemişlerdir geçen yıllar boyunca; onların eleştirileri ( ! ), Tayyip`in şizofrenik kişilik yapısına bağlı davranış bozuklukları ve ereklerinin, kendi proje ve planlarını engelleyebileceği korkusuyla bir kulak çekmeden başka bir şey değildir! Bir de kendi kamuoyunu aldatmak! Kabe`si Beyaz Saray olan, gece gündüz o saraya dua eden, bir çocuk gibi, "Obama `nın sesini özledim! “ deyip ikide bir ABD başkanından randevu talep eden, hizmette kusur etmeyen adam olan Teyyip, kimse kusura bakmasın, giden, deliğe süpürülen değil, duran adamdır!. Hem, Teyyip deliğe süpürülse ne olur?. Al birini vur ötekisine!. Daha şimdiden biraz da “beni kullan! “  diye dolaylı mesajlar yollayanlara ne demeli ?!

Dere geçilirken at değiştirilmez! “ atasözü yalnız bizim için geçerli değildir! Bu yüzden, emperyalistler, Türkiye`yi yağmalar ve Büyük Ortadoğu Projesi`ni hayata geçirmeye çalışırken, Teyyip `in AKP sinin sırtından inip başka birinin sırtına binmeyeceklerdir!. Kamuoyu, başlayan “Gezi Parkı” olaylarıyla ilgilenirken, sessizce çıkan yeni Türk Petrol Kanunu ile adeta Osmanlı dönemi kapitülasyonları geri getirildi; doğal kaynaklarımız insafsızca emperyalist güçlerin kucağına atıldı! Şimdi bu sömürücü güçler, bu zorbayı deliğe süpürür mü?!. Asla!.. Ama o zorba bugünkü çöküşün tek  sorumlusu da değildir!

 

Ben, bugünkü çöküşün esas sorumlularını şöyle sıralayabilirim:

1.) Devlet, toplum ve eğitim sistemimizin ürettiği, havuç ya da sopayı kabul eden insan tipi!

2.) Devlet kademelerinde, çeşitli kurumlarda ve yurtdışında örgütlenmiş çeşitli tahrikatlara mensup onbinlerce “İmam Hatip Okulları” mezunu!

3.) Cumhuriyet düşmanı Diyanet İşleri!

4.) Sahte, NATO:cu fotokopi Atatürkçüler!
 

Devlet ve toplum sistemimizin ürettiği sağlıksız insan tipine göz atmaya başlarken önce, bir noktayı vurgulamak gerekir: Bu insan tipi yalnızca, okullarda üretilmiyor; Cumhuriyet`in her yerinde, adeta bilimkurgu filmlerindeki gibi klonlanarak bu tip insan sürekli çoğaltılıyor!. Kimdir bu lanetli klonlanmış vatandaş?. O, doğduğu evde otorite olarak gördüğü babasının, dedesinin ve zayıfta olsa anasının manevi ve maddi erki önünde eğilen, çizmeyi aştığında sopayı yiyen kişidir! O, eğitim aldığı okulda okul müdürünün ve öğretmeninin erki önünde ezik olan, yanlış yaptığında cezalandırılan, tokatlanan, dövülen kişidir! O, yaz tatilinde gönderildiği Kuran kursunda hocanın uzun değneğinin tadına bakan, safsatalarla, kabir azabıyla, cin- peri- şeytan korkutmalarıyla travma yaşayan kişidir! O, bir iş yerine çırak olarak verilirken, “ eti senin, kemiği benimdir! “ diye bırakılan kişidir!  O, vatani görevini yaparken, yanlış yaptığında, “ memleketine doğru domal lan! “ diyerek dövülen, sövülen, aşağılanan kişidir!. O, çalıştığı iş yerinde patronun ve şefinin otoritesi önünde ezik, işini kaybetmekten korkarak yalakalık yapan kişidir!  O, kendinden üstün gördüğü herkese korku ve hayranlıkla bağlı olan, kendinden aşağıda gördüğü herkese de üstlerinden gördüğü acımasızlığı misliyle uygulayan kişidir.! O, “ her koyun kendi bacağından asılır! “ , “ Gemisini kurtaran kaptandır! “ , “ Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın! “ öğütleriyle büyüyen, olaylara sırtını dönen, gözünü ve kulaklarını kapatan kişidir!. Örneklemeleri çoğaltmaya gerek var mı?. İşte bu vatandaş tipi, yani bilgili, özgür, yaratıcı ve eleştirel olmayan, her türlü otorite önünde eğilme alışkanlığı olan edilgen kişiler, bugünkü milyonlarca kişiden oluşan geniş kitleyi meydana getiriyorlar! Otorite kim ise, ona tapar, korkar ve o otorite tarafından yönetilmeye razı olurlar! Yani, Katır `a da “ evet! “ , satır `a da “ evet! “ derler !  Bu edilgen insan tipini yönetmek çok kolay olduğu için, ülkemizdeki sivil ve asker iktidarlar, bu tipi klonlamayı hep sürdürdüler. Ne yazık ki, Türkiye deki baskın insan tipi büyük çoğunlukla bu edilgen insanlardan oluşmaktadır!
 

Bunu örneklendirelim: Cumhuriyet devrimlerinin ilk düşmanlarından olan Adnan Menderes` in anti- demokratik uygulamalarını ve terörünü coşkuyla alkışlayanlar, onun daha da azgın ve saldırgan olmasına neden olanlar, yukarıdaki tipten milyonlarca vatandaşımız değil miydi?!. Birkaç yıl sonra, bu kez 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra, ( daha önce destekledikleri ) Adnan Menderes` i ve iki bakanını idam edenleri yine aynı coşkuyla alkışlayanlar aynı kişiler değil miydi?. Peki, ya 27 Mayıs`la taban tabana zıt olan 12 Mart 1971 faşist muhtırasını destekleyenler?.  Zamanı biraz daha ileri alalım; 16 yaşındaki idam cezası almış bir genç için, “ Asmayalım da besleyelim mi ? “ diye soran ve bu insanlık suçuna kitle desteği bekleyen faşist diktatör Kenan Evren`i ve ekibini miting alanlarında hararetle alkışlayanlar, 50 kişinin idamına destek verenler ve diktatörü % 92 oyla Cumhurbaşkanı seçenler kimlerdi?. Dün destekledikleri asker diktatör Kenan Evren`i ( sözüm ona ) yargılayan bugünkü sivil diktatör Teyyip`i ve onun AKP sini seçenler kimlerdir?!.  Yeni diktatörün , Cumhuriyet`in bütün kazanımlarını satmasına, bütün sistemi bir bir değiştirmesine, binlerce vatansever sivil ve askeri zindanlara doldurmasına, ülke bayrağına ve Atatürk`e saldırılmasına % 52 oy vererek 12 yıldır destek olanlar kimlerdir ? ! Yanıt: Bilgiyle dolu eleştiren bir beyin taşımayan , korku – hayal – düş kapanına sıkışmış, korunma içgüdüsü ve huzuru bulma arzusuyla diz çöken zavallı edilgen klonlanmış insan! O, geçen yaşamı boyunca ( baba ocağından başlayarak, okula, çıraklık yaptığı atölyeye, Kuran kursuna, asker ocağına, iş yerine kadar ) otoriteye karşı çıkmanın acı ve huzursuzluk getirdiğini çok iyi öğrenmiştir. Bu yüzden, rengi, ereği ne olursa olsun, onun için, otorite otoritedir ! Otoriteye itaat şarttır!
 

Otoriteye itaati şart gören bu insan, aslında, kendi omuzları üzerinde kendine ait bir baş - beyin taşımamakta, dolayısıyla hiçbir şeyi görememekte ve değerlendirememektedir; verilen havuç ( bazılarına yiyecek paketi, bazılarına kariyer, bazılarına rütbe ... gibi ) ile kendi küçük hayal dünyasında gerçeklikten koparak yaşar! Ta ki, onu uyandıran, bir beyni, toplumda bir yeri ve sorumluluğu olduğunu anlayacağı acı şok dalgası gelene kadar!. Bilgi birikimi olmayan, düşünsel olarak hiçbir şey üretmeyen, dizleri diz çökmekten nasırlaşmış kişiler için, tapılacak otoritenin rengi ve sembolleri hiç önemli değildir; bugün, ülkenin bayrağı ay yıldızlı Türk bayrağıyken ( ki bu bayrak Osmanlı da da kullanılmıştır ve Atatürk`ün Göktürk bayrağını yeni bayrak olarak düşündüğüyle ilgili bilgiler de var )  bu, rahatlıkla yeşil renkli Osmanlı bayrağına dönüştürülebilir ve bu değişiklik klonlanmış kişiler tarafindan kabul görebilir. Çünkü, her ikisinin de bu insanların ruhsal – kültürel dünyasında bir yeri var!.

 

Genç Cumhuriyet`in kuruluşundan sonra yanlış giden ilk şey, Osmanlı ile tüm bağlarını koparmaması ve böylece, Cumhuriyet`in yeni doğmuş bebeklerinin körpe beyinlerini o hayaletten koruyamamasıdır ! Kulluğun karşısına bireyi, karanlığın- yobazlığın karşısına bilimsel aydınlanmacılığı, ilkel Osmanlı devlet yapısının karşısına modern Cumhuriyet`i koyarken, Padişahı kovar, hilafeti kaldırırken, 1200 yıl sonra Türkçeye yeniden kavuşurken, Osmanlı ruhunu bir kambur gibi sırtımızda taşıdık! Bir imparatorluğu batıran o lanetli ruhun, gelecekte, genç Cumhuriyet`in de azraili olacağını göremedik!. Bugün hortlayan ve Cumhuriyet`in kendisine yapmadığını Cumhuriyet `e yapmaya ( yıkmaya ) çalışan, işte o kamburun içindeki Osmanlı ruhudur!. Daha önceki yazılarımdan birinde, “ Devrimci Cumhuriyete, halife ve sultanların isimleri ile, evliya ve yatırlarla, dualarla ruh vermek, tıpkı Frankeştayn filmindeki gibi, sonunda kendisi de çıldıran bir canavar yaratmaktır! “ diye yazmıştım; yüzbinlerce mahalle, sokak, çeşme, okul , yol ve köprülere Osmanlı padişahları, sadrazamları, paşalarınin isimleri verilen bir ülkede Cumhuriyet ve Cumhuriyetin devrimci ruhu yaşayabilir mi? İmamı doktorundan, camisi kütüphanesinden, İmam Hatip lisesi Meslek lisesinden, Diyanet bütçesi dört ayrı bakanlığın bütçesinden fazla olan bir ülke de aydınlanma ve demokrasi olabilir mi?.  Atatürk ün bize bıraktığı ülke bu mu?..
 

Bir başka ciddi yanlış da, Osmanlı ile hesaplaşılmadan, Osmanlı düzeninin temelini oluşturan tahrikatçılarla mücadele edebilebileceğini, onların yeni düzen içinde ehlileştirilebileceğini sanmaktı; “ Aydın din adamı “ yetiştirme ve genç Cumhuriyet vatandaşını kokuşmuş tahrikatların pençesinden kurtarma ereğiyle açılan İmam Hatip Okulları ve daha sonra Diyanet İşleri, laik Cumhuriyet` in inanılmaz miktarlardaki parasal finansıyla, ama, ereklenenin tam tersine tarikatların kangrenli yuvası , çıbanın başı haline geldiler. Geçmişte, islamcı iktidara geçiş “ Kanlı mı olacak , kansız mı olacak? “ diye kameraların önünde hiç çekinmeden açıklama yapan Necmettin Erbakan, başarılarının temelinde İmam Hatip Okulları` nın olduğunu defalarca belirtmiş ve İmam Hatip Okullarının sayısını hızla artırmak gerektiğini söylemişti. “ Boynuz kulağı geçer ! “ atasözümüz ne kadar da doğruymuş ; çömez Teyyip, hoca Necmettin` i geçti!.
 

Bütün ülke, ( İsmet İnönü ve Bülent Ecevit de açılışlar yaptılar ) sayıları hızla artan İmam Hatip Okulları` yla bir örümcek ağı gibi sarıldı!. Kadından imam olmayacağı dinen bilindiği halde, binlerce ilkokul kız öğrencisi başları türbanla kapalı halde, bir sınıftaki din dersinden, öbür sınıftaki Hz. Muhammedin hayatı dersine , oradan da bir başka sınıftaki Arapça Kuran dersine koşturup duruyorlar; sonucu görmek için 10 yıl beklemeye gerek var mı?. Bu sinsi tezgah ve ihanet yaşanırken Genelkurmay`daki fotokopi Atatürkçüler ( ya da klonlanmış üniformalılar ) , Tayyip ile birlikte vakit namazı kılmaktan ve iktidarın yedi yıldızlı otellerde verdiği Emevi iftar sofralarında tıkınarak enselerini ve göbeklerini daha da genişlemekten başka birşey yapmıyorlar. Çünkü, şok dalgası bunların vicdanlarını kaplayan NATO zırhını delip geçemiyor!..
 

Korgeneral İsmail Hakkı Pekin ve Em. Tümgeneral Ahmet Yavuz `un 15 Şubat 2013 tarihli “ ... O günkü değerlendirmelere göre, Sovyet tehdidi algılaması sonucu ülkemiz 1952’de NATO’ya girmiştir. O tarihten başlayarak kendi omuzları üzerinde başkasının kafasını taşımanın bir bedeli olarak düşünme yetisini ve özgürlüğünü kaybetmiştir. Bizim yerimize başkaları düşünür olmuştur. Aynı dönemde halkın kaderini paylaşma zayıflamış ve onun değerlerinden uzaklaşılmış ve bu Ordu kendisine kan pompalayan damarları zaman içerisinde çürütmüştür. Maalesef bu Orduyu yöneten bizler Atatürk’ü doğru anlama ve anlatma becerisini gösteremedik... ”  şeklindeki ortak açıklamaları işte böyle bir şok dalgasının sonucudur..
 

Demokrasi, inmek istediğimiz durağa kadar giden bir tramvaydır! ” diyen Teyyip`e, bakalım ne sözler söylendi bugüne kadar : “ Diktatör!” , “ Laiklik, demokrasi düşmanı!” , “ Atatürk düşmanı!” , “ Cumhuriyet yıkıcısı!”, “ BOP eşbaşkanı!” , “ Vatan haini!” , “ Bölücü! ”, “ Yobaz! ” vb, vb, ... Peki, bunca çirkin ünvanlara sahip bir diktatörü nasıl alt etmeyi düşünüyor vatanseverler ?!  Seçimlerle!. Yasadışı ve yıkıcı olanı, yasal seçimlerle gönderecekler(miş) ! Seçimlerle bir diktatörlük yıkılacak, sonra devlet çetelerden temizlenecek, emperyalistler kovulacak !. Yani, dünya`da bir ilk gerçekleşecek!.. Hadi, kolay gelsin!
 

“ Atı alan Üsküdar`ı geçmiş !” ; bizim bazı dostlar at binmeye hazırlanıyorlar! Yahu, emperyalistler daha şimdiden gelecekteki yeni köpeklerini belirlemeye başladılar; bazı finolar da süslenip püslenip atlayıp uçağa ABD de görücüye çıkıyorlar. Ben bu durumu, şoke halindeki bir insanın mantıksız eylemlerine benzetiyorum. Sonuç vermez!

Karşındaki bir  “diktatör”, “ Katil ”, “ Cumhuriyet yıkıcısı “ ise, o`na karşı uygun yöntemlerle savaşacaksın, yok eğer sivil bir rakip politikacıysa, demokratik kurallara göre! Seçimler, hukuk devletlerinde bağımsız yargısı ve yasaları olan ülkelerde yapılırlarsa meşru olurlar; aksi halde, hukukun, anayasanın, yargı bağımsızlığının katledildiği bir dönemin diktatörünü meşrulaştırmaktan başka bir işlevleri olmaz!. Zaten hilesiz bir seçim de olamaz!
 

Geçen günlerde bir emekli general, YouTube de yayınlanan bir konuşmasında, “ sakın kimse darbe yapma hayaline girip peşine başkalarını takmasın! Bu dönemde, böyle bir girişime kalkışacakların başını ezerler !...“ diyordu; bunu biraz irdeleyelim: Kim darbe yapar ?  Tabii ki, ABD`nin “ bizim oğlanlar “ dediği hizadan çıkmamış NATO`cu generaller , o da ABD`nin emir veya onayıyla! ABD onayıyla darbe yapacak olanların başını ezecek güç bırakın Türkiye`yi ( Rusya ve Çin hariç !) dünya`da yoktur!. Zaten, şu an böyle bir darbeye de gereksinim yoktur. Türkiye, ABD nin istediği şekilde zalimce yönetilmektedir; ABD, iktidarla ilgili istediği değişiklikleri istediği zaman yaptırabilecek güçtedir. Süreç tıkanır da işler ABD`nin istenildiği gibi gitmezse, düdük çalınır , Necdet Tosun sahneye çıkar ve film biter: The NATO ! Demek ki, bu mesaj NATO`cu askerlere değil, ihtilalci – vatansever askerlere yöneliktir! Darbe denmesine karşın, kastedilen ihtilaldir !
 

Eğer Türkiye`de bir diktatör varsa, yönetim bu ulusun değil, emperyalistlerinse, Anayasa ve yasalar yok edilmişse , iktidardakiler hukuk tanımıyorsa, yargı- polis çalışmıyorsa, devlet kurumları çeteler arasında paylaşılmışsa, laiklik ve Cumhuriyet`in yıkımı için tarih belirlenmişse, vatansever asker ve siviller hapishaneleri tıka basa doldurmuşsa, vatan gizli bir emperyalist işgal altındaysa, bayrak taşıyan vatanseverler sokaklarda linç ediliyor, gözleri çıkarılıyorsa, ordusu kendi ordusu olmaktan çıkıp NATO ordusu olmuşsa ve kendi vatansever silah arkadaslarının başını ezecek bir tehdit haline gelmişse, asker- sivil ayırmadan herkesin bu gidişata “ DUR ! “ demesinin zamanı çoktan gelipte geçmemiş midir?!
 

“ Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır! “ diyen Atatürk`ün bu sözünün anlamı nedir?
 

KAAN KANTARCI

 

 

Kaan Kantarcı İsveç Stockholm Cumhuriyet AKP İktidar yıkım
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ 519 BİN TÜRK’ÜN ACI ÖYKÜSÜ
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ 519 BİN TÜRK’ÜN ACI ÖYKÜSÜ