Başbakanın İsveç ziyareti
Mustafa Sönmez

Başbakanın İsveç ziyareti

Bu içerik 922 kez okundu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ülke içerisinde sosyal yaşamı altüst etmeye devam ediyor.  En son olarak kendisini ve partisini “muhafazakâr demokrat”  ilan eden başbakan hız kesmiyor. Gençleri bombalıyor, suçluyor. Gençlik nasıl olacak; sus pus süt dökmüş kedi gibi mi? Gençlik neyinden belli olacak? Dinamikliğinden hem kendi hem ülke hem de dünya sorunlarına sahip çıkmakla, tartışmakla, üretmekle... Günümüz Türk gençliğinin kaçta kaçı böyle?.. Türkiye’ye bakalım; her ile yetersiz olanaklar içerisinde açılan bir ya da iki üniversite ve şişirilen öğrenci sayısı...


Peki, bu öğrencilerin konut ve sosyal gereksinimleri karşılamak için ne tür önlemler aldınız? Bu gençler  sokaklarda yatıp olmayan kütüphanelerde mi, derslerine hazırlanacaklar? Elbette gerekirse, kızlı erkekli ev ya da daire tutup oturacaklar, birlikte okula, kafeteryaya gidecekler, eğlenecekler... Ne yapmaları gerekiyordu? Ellerinde birer “Elifba” camilerde, mescitlerde ya da ışık ve tarikatevlerinde ilham alarak hidayete mi ereceklerdi?


Anadolu insanı içinden çıkamayacağı ve kendisine çok ters gelen konularda, “Allahım sen aklıma mukayyet ol...” der. Tayyip’in akıl mantık dışı düşünce ve söylemleri için aynı duayı yapmamak elde değil...


Başbakan Kızılcahamam toplantılarında demiş ki, “Üniversite öğrencisi genç kız, erkek öğrenci ile aynı evde kalıyor. Bunun denetimi yok. Muhafazakâr demokrat yapımıza bu ters... Bunun bir şekilde denetimi yapılacak.Başbakan bu nasıl yapacak? Özel namus bekçisi polis teşkilatı mı kuracak ya da mahalleliden, komşulardan namus bekçileri mi yaratacak?


Başbakan ziyaret edeceği ülke olan İsveç muhafazakâr bir iktidar tarafından yönetiliyor. Burada karşı cins evliliklerine izin verilmiş durumda. Okullarda Hz. İsa’nın, Musa’nın hayatı okutulmuyor ve İncil dersleri de verilmiyor. Öğrencilere kiliselere gitmeleri karşılığında bilgisayar da dağıtılmıyor...


İsveç toplumunda hiç kimse kimsenin özel yaşamına, giyimine, kuşamına, ne içeceğine, kaç çocuk yapacağına karışılmıyor. İktidarların ve siyasi partilerin ne böyle bir gündemleri ne de böyle bir dertleri var. Hele hele Başbakan Fredrik Reinfeldt iki de bir çıkıp “toplumumuzda ahlaksızlık dizboyu, Hıristiyan ahlakına uyulmuyor” demeye kalksa, arkasından teneke çalarlar, teneke ve ertesi gün başbakanlığı biter.


İsveç Başbakanı umarım, ülkemizdeki adaletsizlikleri ve toplum üzerindeki baskıyı, gazetecilerin, bilim insanlarının, öğrencilerin uğradıkları haksızlıkları ele alır ve “bu kafayla sittin sene AB’ye giremezsiniz” der. İnsan hak ve özgürlüklerine kısıtlamalar, denetimler getiremezsiniz, yargıyı denetim altına alamazsınız yönünde telkinlerde bulunarak ya değilse, desteğimizi çekeriz der mi? Yoksa, ticari ilişkilerde verilecek kolaylıklara kanar mı, göreceğiz.


İsveç’in İsveçlinin tuzu kuru, bu tür sorunları yok. İsveçli bu tür sorunları aşmak için çok mücadeleler vermiş ve haklarını elde etmiş. Geri vermek gibi bir düşüncesi yok. Biz Cumhuriyetin ilk yıllarında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün tek başına mücadelesiyle elde ettiğimiz haklarımızı karşı devrimciler kemirirken susmuşuz ve bugün yakınıyoruz. Ne diyor ünlü ozanımız Nazım Hikmet Dünyanın En Tuhaf Mahluku” adlı şiirinde:


“(...)
Koyun gibisin kardeşim, 
gocuklu celep kaldırınca sopasını 
sürüye katılıverirsin hemen 
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye. 
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, 
hani şu derya içre olup 
                            deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf. 
Ve bu dünyada, bu zulüm 
                                    senin sayende. 
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer 
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak 
                      kabahat senin, 
                                     - demeğe de dilim varmıyor ama - 
                      kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!”



Eğer bugün, bu durumlara düşmüşsek, suçun en büyüğü bizdedir.


Bu da böyle biline...

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ 519 BİN TÜRK’ÜN ACI ÖYKÜSÜ
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ 519 BİN TÜRK’ÜN ACI ÖYKÜSÜ