F Tipi Örgüt veya Cemaat, adına ne derseniz deyin bunların amacı devleti ele geçirmek, rejimi değiştirerek İslami esaslara dayandırmak ve liderlerini de bir şekilde başa geçirmektir. Bu amaca yönelik olarak çok uzun dönemdir çalışıyorlar. Devletin yargısına, polisine ve askerine sızmışlar. En çok ele geçirmek istedikleri yer Türk Silahlı Kuvveleri ama göreceli olarak en az mesafe kat ettikleri yer de orası. Cemaat AKP iktidarları döneminde hedeflerine ulaşmak açısından çok yol aldı. Ama geçen yıl aralarına kara kedi girdi.
Erdoğan ve yakın çevresine yönelik 17 Aralık’ta başlatılan “hırsızlık ve yolsuzluk” operasyonunun arkasında ABD vardı. Onun eş güdümünde ve desteğinde başlatılan operasyonda F Tipi Örgütün yargıda ve poliste bulunan uzantıları Erdoğan’ın üzerine çullandılar. Sorun hırsızlık ve yolsuzluk değildi. Bu suçların 11 yıldır pervasızca işlendiğini bilmeyen yoktu! Suç ortağıydılar. Ülkeyi beraberce soydular, itirazları olsa daha önce ses çıkarırlardı ve Deniz Feneri için bir şey yaparlardı!
ABD’nin AKP ve arkasında bulunan zihniyet için itirazı yoktu. Sorun Erdoğan’dı, onla devam etmek istemiyorlardı. Cerrahi bir operasyon yapıp onu ve yakın çevresini götürmek istediler ama başarılı olamadılar. Cemaat bu operasyona gönüllü oldu, artık zamanın geldiğine inandı ve ortağını elimine ederek iktidara tek başına oturmak istedi.
Üst Akıl
Erdoğan aydı, durumun farkına vardı, birazda korkudan esas operasyon merkezini bu yüzden “üst akıl” olarak adlandırarak ancak gücünün yettiği taşeron örgüt olan Cemaate karşı operasyonlara başladı. 14 Aralık’ta başlayan ve ağırlıklı olarak medyayı esas alan operasyon bunlardan biridir.
Cemaatin medya uzantıları ve işbirlikçileri şimdi bağırıyorlar “demokrasi, basın özgürlüğü” diye. Bunu zamanında söyleyecektiniz! Siz bu ülkede demokrasiden, ahlaktan, şeref ve hasiyetten, merhametten, insanlıktan, basın özgürlüğünden, adaletten, hukuktan Allah’tan, kutsal kitabimiz Kur’an’dan ve İslami değerlerden bahsedebilecek en son grup bile olamazsınız.
Ergenekon ve Balyoz gibi gayri hukuki operasyonlarla kahraman askerlerimizi, 21 yaşlarında bulunan pırıl pırıl teğmenlerimizi siz arkadan hançerlediniz, yurtseverleri zindanlarda siz çürüttünüz ve canlar aldınız. Onların üzerinden ülkemize kumpası siz kurdunuz. Sizin yatacak yeriniz yoktur!
Askere düşman Cemaate kalkan
Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu (KK) ve YCHP’nin yöneticileri Cemaate ve onun medya uzantılarına kalkan olmaya çalışıyorlar. Kim bu medya? Kumpası destekleyenler, askerimizi itibarsızlaştırmak için elinden geleni ardına koymayanlar ve tutuklamaların koordinasyonunu yapanlar.
KK’ya bizzat ben gittim. Teğmenlerin evlerine Cemaatin polisler tarafından nasıl sahte delil yerleştirildiğini anlattım ve kasetini verdim. İlgilenmedi ve sessiz kaldı. Ama şimdi teğmenlere ve askere kumpas kuranlara sahip çıkıyor.
Bu Cemaat bana da iki defa pusu kurdu. Birincisi üzerimde üniforma varken ve Deniz Harp Okulu Komutanı iken. Bu ahlaksız saldırıdan ve pusudan cansiperane mücadelemiz, Allah’ın sevgili kulu olmamız, helal süt emmiş savcıya rast gelmemiz ve bize isnat edilen suç tarihlerinde yurtdışında görevli olmamız nedeniyle kurtulduk. Ve 2010’da süreci doğru yönetemeyen, bize destek vermeyen ve korkan komutanlarımıza kızarak istifa ettik. Bizim gibi yurt dışında görevli olması nedeniyle başka kurtulanlar da olmuştu. Ama onlar sistemde kaldıkları için, daha sonra üretilen başka sahte delillerle, Gölcük’te Donanma karargahının altına koydukları 5. Numaralı hard diskle içeri alındılar. İstifa etmemiz şansımız olmuştu!
İkinci pusuyu susmayıp mücadeleye devam ettiğimiz, siyaset yaptığımız ve onları deşifre ettiğimiz için sivilken attılar. Savcılara bizi hedef göstermek için “Esad’ın sarayına gitti ve Reyhanlı teröristleri ile işbirliği yaptı” dediler ve yazdılar. Bu sefer de imdadımıza aralarındaki kavga yetişti. Haftaya çarşamba kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Saygılar sunarım.