Tam 13 yıl boyunca bazı vatanseverler hep yazdı, çizdi, dil döktü; kimileri cezaevlerinden, kimileri yurtdışından, kimileri meydanlardan, bazı televizyon ve radyolardan haykırdılar; haykırmaktan, tekrarlamaktan bıkmadılar!
Ama, bu millet anlamadı gitti; yine celladına oy verdi!?..
Bir değil, beş değil, tam dokuz kez!.
Ne yer, ne içer bunlar?!
Ludwig Feuerbach ( 1804 - 1872 ) demiş ki: “Du bist, was du isst! “
Olabilir mi?!
Bazıları da “Ordu” şakşakçılığından vazgeçmedi; ya onlar ne yer ne içerler?!.
Ben, farkı fark edemedim..
*
“Ordu” şakşakçıları, “Ordu Kemalistleşiyor! “ derken, NATO`cu Genelkurmay` ın emirleri Cumhuriyet yıkıcısı hırsız bir Başkomutan`dan aldığını; köklerinden koptuğunu, kurmaylarının boynunda ABD “ Liyakat Madalyaları” olan bir Teyyip Silahlı Kuvvetleri`ne (TSK) dönüştüğünü görmek istemediler!.
Peki, gören oldu mu?..
Sanırım, bu şakşakçılara tekrar oy vermekten vazgeçen 42.430 seçmen gördü bunu!.
“ - Ama, biz sözde Ermeni soykırımı yalanını boşa çıkardık!.”
Ne bekliyordunuz?!. Hidrojen bombası gibi bir oy patlaması mı?!.
Siz ulusal bir dava için yurtdışına “ bombardıman” a giderken, geri döneceğiniz vatan, B.O.P. köpekleri tarafından sürekli olarak psikolojik ve fiziki terör - tehdit – korku bombardımana tutuluyor, “ Kemalist”(!) Genelkurmay da her zamanki gibi, olanları seyrediyor, bağlı olduğu bu ABD – NATO projesini ölü numarası yaparak destekliyordu!.
Birey komada!.
Ordu komada!.
Ulus komada!.
Vatan komada!.
Gemimiz yan yatmış batıyor!..
Tam da İkinci Dünya Savaşı` nda Pasifik` teki Japon uçak gemisi SHOKAKU' ya olanlara benzer bir durum: bazı savaş uçakları gemiden havalanıyor, belirlenen hedeflerini vuruyorlar; ama geriye döndüklerinde, saldırıya uğramış, inemiyecekleri ölçüde yara almış bir SHOKAKU ile karşılaşıyorlar ve yakıtları biten uçaklar birer birer denize çakılıyorlar!.
Bizim, “Ermeni soykırımı “ isimli uluslararası savaş gemisini ağır yaralayan Kamikaze`ler de geriye dönduklerinde işte böyle çakıldılar!..
Ama, bu dramatik gerçeği kabul etmiyorlar!.
Onlar, bu topraklar uzerinde hâlâ dalgalanmakta olan bayrağa bakıp, yaşanan yenilgiyi göremiyorlar ki, bu körlükleri yeni savaş stratejileri ve taktikleri üretmelerinin önündeki en büyük engeldir!.
*
Bayrağımızın göklerde dalgalanması, Anıtkabir` in görkemli varlığı, bağımsız - laik Türkiye Cumhuriyet`inin çoktan yok edildiği gerçeğini değiştirebilir mi?!
Hayır! Ama, her şeye karşın, bu semboller bir süre daha var olmaya devam edecektir.
Anıtkabirler ruhlarını kaybetmeden yıkılmaz, bayraklar ise yenilgilerden sonra bile hemen indirilemezler!.
Abartıyor muyum?!.
Çin Halk Cumhuriyeti` nin kurucu lideri Mao` nun mumyalanmış bedeni Çin`de bir anıtkabir de yatıyor; ama, bugünkü kızıl bayraklı kapitalist Çin`de Mao` ya ve ÇKP` nin ideolojik çizgisine ait ne kaldı?!. Hiçbir şey!
S.S.C.B.` nin kurucu liderleri Lenin ve Stalin` in mumyalanmış bedenleri de Rusya`da anıtkabirlerde korunuyor; ama, bugünkükapitalist Rusya`da Lenin ve Stalin`e, S.S.C.B.` ye ait ne kaldı?! Hiçbir şey! Kızıl bayrak nerede?!. Müzelerde!.
Türkiye Cumhuriyeti`nin kurucu lideri Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk de Ankara` daki Anıtkabir` de yatıyor, ay yıldızlı bayrağımız üzerinde dalgalanıyor; ama, daha şimdiden, bugünkü Türkiye`de Atatürk`e ve onun en büyük eserim dediği CHP`ye, laik - bağımsız ve çağdaş Türkiye Cumhuriyet`ine ve devrimler`ine ait ne kaldı?! Çok az şey!
Türkiye` de kan- gözyaşı ve günlük kör terör olaylarıyla yoğrulup şekillenen islami faşist bir diktatörlüğün inşası gün geçtikçe ilerletiliyor! Saltanat ve halifeliğin ilanı da, hainlerin, yalakaların, beyinsizlerin ve benzerlerinin sayesinde yolda!.. Sonrası oluk oluk kan – gözyaşı ve bölünme!
Bu geleceğe hazır mısın Türkiye?!.
*
Olacakları görmek için bir “kahin” olmak gerekmez!. Önce heykeller yıkılır ya da yıkılmasına göz yumulur, sonra bayraklar – tabelalar indirilir ya da indirilmesine göz yumulur; indirilen heykel, bayrak ve tabelaları, değişen yasalar – anayasalar izler!. Sürekli bir kara propagandayla ruhsuzlaştırılan “anıtkabir” leri hemen yıkmaya gerek yoktur; zaman o işi kendiliğinden yapacak, günü geldiğinde, sembol niteliğini kaybetmiş bir anıtkabiri, doğa ya bir depremle ya da bir deli (!), intihar saldırısıyla yok edecektir!.
*
Otto Von Bismarck, " Toplumlar, layık oldukları şekilde yönetilir! " der;
Sen bu sona layık mısın Türkiye?!.
Belki de ...