Cumhuriyeti’mizin kurucuları başta eşsiz insan Mustafa kemal olmak üzere uygarlığa giden yolun bilimden geçtiğini ve yüzyıllardır bilimden yoksun kalan koskoca imparatorluğunun nasıl yarı sömürgeleştirildiğini de iyi biliyorlardı. Sömürgeleştirilen imparatorluğun yirminci yüzyılda nasıl tepetaklak gittiği gözler önündeydi. Bu nedenle Ulu önder bilimin değerini, “Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir...” sözleriye dile getirirken evrensel gerçekliği de ortaya koyuyordu.
Akıl ve bilimin kılavuzluğunda ancak gelecekte dimdik ayakta kalınabilinirdi. Değerli devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk kendisinden sonra geleceklere izlemeleri gereken yolu şöyle çiziyordu:“Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler gerektiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, benim manevi mirasçılarım olurlar.”
Bu yoldan sapmanın getireceği yıkıntıları Atatürk’e sırt dönenler ve onlara kuyrukçuluk yapanlar çok iyi bilmelidirler ki, gitmeye çalıştıkları yol yol değildir. Bu yol felaketten başka bir şey getirmez. Çağımız bilimden sapmaları kaldırmaz, bilimden sapan halkların, uusların sonu hüsrandır, köleliktir ve yok oluştur.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ne diyor; “BENİM EN BÜYÜK ESERİM CUMHURİYETİR” ve “TEMELİ KÜLTÜR”dür.
CUMHURİYETİMİZİN 90’NCI YILDÖNÜMÜ BU UTKUYU BENİMSEYEN HALKIMIZA KUTLU OLSUN!..
İsveç Postası