İSVEÇ POSTASI
Türkiye’nin Başbakan Adnan Menderes tarafından Küçük Amerika yapılmaya çalışıldığı yıllarda ülkemizde Amerikan Askeri Üsleri adete mantar biter gibi yurdumuzu sarmışlardı. 1960 Askeri İhtilali ve kapatılan Demokrat Parti yerine kurulan ve devamı olduğu her vesile ile dile getirilen Adalet Partisi Süleyman Demirel’le 1965 yılında tek başına iktidar olmuştu.
Adnan Menderes’in bıraktığı yerden Amerikancı politikalara devam eden Demirel, 1968 yılında Devrimci Gençliğin protestolarıyla karşılaşmıştı. Gençlik Amerikancı tutuma ve politikalara ”hayır” diyordu.
Deniz Gezmiş ve arkadaşları Samsun’dan Ankara’ya ”TAM BAĞIMSIZLIK” yürüyüşü gerçekleştirmişler ve Amerikancı politikalara, teslimiyete "hayır" diyerek "Amerikan Askeri Üsleri"nin kapatılmasını istemişlerdi. Bu bağlamda gerçekleştirilen eylemler yapmışlardı. Bu hem Demirel’i hem de Amerika’yı oldukça çok rahatsız etmişti. Bu gençlerin bir çoğu operasyonlarda öldürüldü. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edilerek cezalandırıldı. Böylece bugün Ergenekon düzmeceleriyle susturulmaya çalışılan ”Ulusal Uyanış Hareketi” o zamanda gençleri öldürerek, idam ederek susturmaya çalışıyordu.
Bundan 50 yıl önce 1972 yılının 5 Mayısı’nı 6 Mayıs’a bağlayan gece, devrimci gençlik hareketinin en önde gelen liderleri olan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan veYusuf Aslan idam edildi. TBMM’sinde bu idama bazı CHP’lilerde el kaldırdı. Bu el kaldıran CHP’lileri lanetle anıyoruz…
Aşağıda Deniz Gezmiş’in babasına yazdığı son "Veda Mektubu"nu yayınlıyoruz.
Baba,
Mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben, ne kadar üzülmeyin desem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat, bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler… Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde, fazla şeyler yapabilmektir.
Bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki, benden önce giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de etmeyeceğimden şüphen olmasın.
Oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir.
Bu yola bilerek girdi. Sonunda da bu olacağını biliyordu.
Seninle düşüncelerimiz ayrı ama, beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, (…) anlayacağını inanıyorum.
Cenaze için, avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara´da 1969´da ölen arkadaşım Taylan Özgür´ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul´a götürmeye kalkma.
Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.
Son anda, yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım…
Oğlun Deniz Gezmiş
Merkez Cezaevi
Bu üç devrimci genci haksız yere idam edildiklerinin 50. Yılında saygıyla anıyoruz...
Bu yazı 2013-05-06 tarihli İsveç Postası’nda yayınlanmıştır.