İSVEÇ POSTASI
BASINA VE KAMUOYUNA
Ülkemizde son haftalarda yaşanan ve “Başörtüsü” adı altında kanunlaştırılmaya çalışılan kadının başını bağlamasına ilişkin tartışmaları ibretle izliyoruz. Başörtüsünün kanunlaştırılmasına yönelik kanun teklifinin Atatürk’ün bizzat kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nden gelmesi, biz Atatürkçüleri derinden üzmüştür. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kalıtına (mirasına) sahip çıkmak bizim birincil görevimizdir.
CHP, bu kanun teklifiyle AKP’nin yıllardır özlediği anayasa değişikliğinin önünü açmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bu kanun teklifi Anayasa’nın II. Maddesi’nin özüne aykırıdır. Laikliği ve toplum huzurunu tehlikeye atmak anlamına gelir. Dolaysıyla, CHP’nin bu kanun teklifi kulağı direk göstermek yerine dolaylı bir biçimde göstermektir. Bu yol, son aşamada anayasa değişikliği demektir.
TC. Anayasası Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
2008 yılında üniversitelerde türban serbestisine ilişkin anayasa değişikliği Anayasa Mahkemsi tarafından yukarıdaki maddeye aykırı bulunarak iptal edilmiştir. AKP Başkanı ve Cumhurbaşkanı bu teklifi hemen ‘Gelin, anayasayı birlikte değiştirelim” söylemine getirmiştir ki, siyasal İslamı ile yıllarca olan ilişkilerine bir yasallık zemini hazırlamanın eşiğine gelmiştir.
29 Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti çıkardığı bir kanunla fes, çarşaf, pece, sarık, cübbe gibi giysileri kılık kıyafet kanunuyla yasaklamıştır.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Erzurum Kongresi öncesi Mazhar Müfit (Kansu)’ya yazdırdığı bir notta şöyle demiştir: “Zaferden sonra hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır. Padişah ve hanedan konusunda zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır. Kadınların örtünüp kapanması kalkacaktır. Fes kalkacak, uygar uluslar gibi şapka giyilecektir. Latin harfleri kabul edilecektir.”
Bu kanun teklifi ve ardından gelebilecek olan bir anayasa değişikliği, laik, demokratik devlet yapımıza ve sağladığı özgürlüklere köktendincilerin yıllarca gerçekleşmesi için çabaladıkları bir darbe vuracaktır. Toplum yaşamından dışlanmaya çalışılan kadınlarımız, kızlarımız daha da toplum dışına itilecektir. Başı açık kızlarımız ve kadınlarımız bugün olduğu gibi, yarın ve gelecekte çeşitli saldırılarla fazlasıyla karşı karşıya kalacaklardır.
Atatürkçü Dünya Platformu olarak bu kanun teklifine şiddetle karşı olduğumuz bilinmelidir...
Kamuoyuna saygıyla duyrulur
Atatürkçü Düşünce Dünya Platformu (ADDP)