İSVEÇ POSTASI
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, Çankaya Köşkü’ne davet ettiği başta “İkinci Adam” konumundaki İsmet İnönü olmak üzere yakın arkadaşlarına, “Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz!” diyerek düşüncesi ortaya koymuş ve hemen gerekli düzenlemeler için çalışma başlamıştır. Davetliler arasında kimileri “Anayasa”nın hazırlanmasının zaman alacağını ileri sürerek acele edilmemesi yönünde görüş bildirmişlerdir.
Tanınmış Tarihçi Andrew Mango geniş kapsamlı “Atatürk” adlı kitabında olayı şöyle anlatır: “(Cumhuriyet’in ilan edilmesine dair) Anayasanın hazırlanması için biraz daha düşünülmesi gerektiği konusunda bazı önemsiz itirazlar yapıldı. Ama İsmet Paşa ertelemenin devleti zayıflatacağını bildirince, yürütme kurulu değişiklikleri onayladı ve Meclis’e sunuldu. ‘Yaşasın Cumhuriyet’ sesleri arasında neredeyse hiç görüşülmeden kabul edildi. Tutucu Urfa şehrini temsil eden bir din adamı, Cumhuriyetin İslam diniyle tümüyle uyumlu olduğunu açıkladı. ‘Anayasamızda Cumhuriyeti açıklamakla, Hulefayı Raşidin dönemine dönmüş oluyoruz’ dedi umutla.”
Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu tanım devletin şeklini anayasası ile belirlemiştir. İlk dört maddesi çok önemlidir ve değiştirilmesi bile teklif edilemez maddesi konmuştur. Nedir bu dört madde:
MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.Milli marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.
MADDE 4- Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Mustafa kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919 da Samsun’a ayak bastığı zaman Osmanlı’nın içinde bulunduğu durumu şöyle tanımlar: ”Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu grup, Birinci Dünya Savaşı’ında yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalamış. Uzun yıllar süren büyük savaş boyunca millet yorgun ve fakir düşmüş. Milleti ve ülkeyi Birinci Dünya Savaşı’na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma derdine düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında otururan Vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve sadece tahtını korumak için alçakça çareler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükümet âciz, haysiyetsiz ve korkak,yalnız Padişah’ın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.”
Birinci Dünya Savaşı’ında yenilerek teslim olan Osmanlı Devleti’ni paylaşmak için emperyalist devletler biraraya gelerek Serv Antlaşmasın hazırlamışlar (433 madde) ve Osmanlı’ya dayatmışlardır. Anlaşmayı imzalayan delegasyonun yanı sıra Saltanat Şurası da 8 Ağustos 1920 de imzalamış ve galip devletler İstanbul’u işgal edip Meclisi dağıttığı için Meslisçe onaylanmamış ve dolaysıyla yürürlüğü girmemiştir. Ankara’daki Büyük Millet Meclisi (Ankara Hükümeti) bu anlaşmaya şiddetle karşı çıkmıştır. Bu antlamayla emperyalist devletler ölen Osmanlı Devleti’ne son çiviyi çakaşackarını düşünmüşler ama, Mustafa kemal Paşa ve Ankara Hükümeti’ni hesaba katmamışlardır.
Mustafa Kemal Paşa, boyunda Padişaın yağlı ipiyle onca olumsuzluklara, yokluklara rağmen bu vatanı kurtaracağına ilişkin umudunu hiçbir zaman yitirmemiştir. Asker olmasına karşın yürüttüğü diplomasiyle Fransızları, İtaşyanları ve İngilizleri Anadolu’dan uzaklaştırmış, aynı zamanda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile çok yönlü yakın ilşikler kurmuştur. Rus Devlet Başkanı V. Lenin, Mustafa Kemal’i iyi anlamış ve Mustafa kemal Paşa da aynı zamanda Lenin’i takdir etmiştir. Kurtuluş Savaşı’mızda Rus desteği kaderimizi değiştirmiştir.
Lozan Barış görüşmelerinde delege bulunduran 10 devlet ve gözlemci sıfatıyla Amerika bulunmuştur. 143 maddeden oluşan Lozan Barış Antlaşması tam bir savaş alanı gibidir. Türk Delegasyonu Başkanı İsmet İnönü olağanüstü ve çetin bir mücadele vermiştir. Bu sayede Misaki Milli sınırlarımız çizilerek bağımsız bir devlet olarak tarihte hak ettiğimiz yeri almış olduk.
Bize bugünü armağan eden başta büyük önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere silah arkadaşlarına, askerlerimize ve halkımıza çok şey borçluyuz. Hepsini saygıyla anıyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’mizin 100.Yılı Kutlu Olsun…
YAŞASIN CUMHURİYET…