ABD ve ortaklarının kurduğu taliban (baş harfini bilerek büyük yazmıyorum), yirmi yıllık ABD ve ortaklarının işgalinden sonra , Afganistan’dan ayrılıyoruz, çıkıyoruz, görünümüyle, Afganistan’ın başına getirildi. Bunda şaşılacak hiçbir nen yoktur. Yayılmacılık (emperyalizm) bunu hep yapar. İnsan canının, haklarının, uygarlığın, kadının, çocuğun… bir önemi, değeri yoktur. Önemli olan çıkarlarıdır. Bilimsel gerçektir ki köktenci, kıyımcı dinci-İslamcı örgütlerin arkasında temel destekçi olarak her zaman Batı anamalcılığı ve yayılmacılığı vardır. Çünkü bu güçlerin egemenliğindeki ülkelerde ulusal onura, ulusal yarara, gönence kesinlikle izin verilmez. İşleyiş hep bu yöndedir.
AB ülkeleri ikiyüzlü bir tavır içinde, bir kısa “temenniler” açıklamasıyla yetindi ki onaylamadığı bir konuda AB ülkelerinin nasıl tehdit diline kadar kullandıkları açıkça bilinir. Daha birkaç yıl önce Avusturya’da Haydar adlı siyasinin partisinin, ırkçı olması nedeniyle, sandıktan çıkmasına karşın nasıl tepelendiğini nasıl unuturuz. Ne ki burada durum ayrıdır; doğulular yesinler birbirini.
Talibanın zulmünün, kıyımının Afganistan’ın tümüne yayılmasının, Nazilerin, yine karşı durmakta anamalcı hesaplar yüzünden Avrupa’nın diğer devletlerinin çok geç kaldığı güçlenişinden ne ayrılığı var?.. ABD ile AB’nin yine aynı çıkar hesapları, bekle gör yaklaşımları korkarım ki talibanı da engellenemez duruma getirebilir; tıpkı nazilik gibi. Oysa insanlığın yararı, barışı, uygarlığı gecikilmeden silah ve zor gücüyle talibanın (ve benzer kıyım örgütlerinin) kökünün kazınmasına bağlıdır. Geçen her gün insanlık onarılmaz bir yitime uğramaktadır.
Türkiye’de her öküzün altında darbeci arayanlar nedense taliban sanki seçimle gelmiş gibi davranmaktalar; özellikle de İslamcılar… Kimsenin sandığa gitmediği sözde seçimden çıkan Muri belasını tepeledi diye Sisi’ye darbeci diyerek ateş püskürenlere soruyoruz: taliban seçimle mi geldi? Bir Cuma çıkışında “Biz böyle Müslüman değiliz, taliban rejimi suç işliyor…” gösterisi yapacak bir Müslüman kesim yok mudur? Demek ki yoktur. Demek ki tarih çok geçmeden sizin ağzınızı tıkıyor, ikiyüzlülüğünüzü açık ediyor.
AKP yönetiminde çelişkiden, tutarsızlıktan, mantıksızlıktan bol bir nen yoktur. AKP’nin tavrında ABD’yi de aşan biçimde taliban destekçiliği gözlenmektedir. IŞİD’e vb. yönelik sıcak tutumlarının süreği gibi bir durum açıkça ortadadır. Bunun en yakın sonucunu söyleyeyim: Fırat’ın doğusunda kalıcılaşma yolundaki Kürt PYD-PKK devlet yapılanmasının oluşumuna karşı çıkmayacaksınız! Sorarlar: talibana Afganistan’ı işgal ederek devletleşirken destek verdin, burada da çok benzer bir durum, neye itiraz etmektesin? PKK’nin devletleşmesinden rahatsız olan bir yönetim de yok ya, o da ayrı konu.
Afganistan’a ve talibana bakış yine ve hemen beşli şebeke üzerinden inşaat iştahı biçiminde kendini göstermektedir. Recep Tayyip Erdoğan’ın talibanla ayrılığımız bulunmadığı açıklaması ise başlı başına olaydır. Erdoğan, vesayetten çok rahatsız olduğunu bildiren bir kişiydi. Bu açıklamasını yaparken Türkiye nüfusunun yarıdan çok çok fazlasının taliban ilkelliğine, kıyıcılığına kesin karşı olduğunu nasıl bilmez? Bilmemesi düşünülemeyeceğine göre nasıl umursamaz?
Devletlerin taliban ve benzerlerini askeri güç kullanarak, gecikmeden yok etmeleri gerektiğini yazdık. Aynı ivedi gereklilik Afgan halkı için de belki de daha yakıcı olarak geçerlidir. Duracak, bekleyecek zaman yoktur. Çağdaş kişilikteki tüm Afganlar silahlanmalı ve oluşacak önderlik altında silahlı direnişe, savaşa başlamalıdırlar. Ne yazık ki başka hiçbir seçenek bulunmamaktadır.