ÇÖZÜM MÜ, ÇÖZÜLME Mİ?
Suay Karaman

ÇÖZÜM MÜ, ÇÖZÜLME Mİ?

Bu içerik 803 kez okundu.

AKP ve HDP’nin çözüm metni olarak toplumun önüne koydukları on madde,  emperyalizmin bakışını ve PKK terör örgütünün isteklerini dile getirmektedir. Üstelik içeriğini şimdilik kimsenin anlayamayacağı ve içeriği açıklanınca da herkesin karşı koyacağı bu on maddeye, çözüm metni değil, çözülme metni adı verilmesi gerekir.

 

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Anayasayı tanımadığını açıklayan İçişleri Bakanı Efkan Ala ve HDP’den İmralı heyetinin katıldığı  toplantıda yapılan on maddeyle ilgili açıklamadan silah bırakma değil, örgütle masaya oturma ve Türkiye’yi özerkliğe götürmeyi hedefleyen anlaşma çıkmıştır. Sözü geçen on madde, hükümete silah zoruyla kabul ettirilmiştir. PKK terör örgütüyle silah bırakmadan masaya oturulması çok büyük bir yanlışlıktır, ihanettir.

 

ABD’nin, yıllardır ülkemizde yarattıkları ve adına çözüm süreci dedikleri bu sürece hemen destek vereceğini açıklaması da konunun kimler tarafından ısıtıldığını gözler önüne sermektedir. Zaten 2009 yılında başlayan açılım süreci de ABD’nin uygulamaya koyduğu bir plandı. ABD’nin dış politikasının etkin isimlerinden David Phillips, 2007 Eylül ayında Türkiye’de hükümet tarafından ağırlanmış ve yaptığı görüşmeler sonucunda “PKK’nin Silahsızlandırılması, Dağıtılması ve Yeniden Entegre Edilmesi” başlıklı bir rapor hazırlamıştı.

 

Carnegie Endowment adlı kuruluşun Türkiye ve Ortadoğu uzmanı ve CIA elemanı Henry Barkey, 2008 yılı Ekim ayında Kürt sorunu üzerine bir rapor hazırladı. “Kürdistan Üzerinden Çatışmayı Önleme” adıyla hazırlanan bu raporda Kuzey Irak’taki yönetimle Türkiye’nin ilişkiler kurması, Ankara, Erbil, Washington işbirliği ile sorunun çözülmesi, PKK terör örgütü için genel af, Kürt sorununun demokratik temelde çözüme kavuşturulması, bunun için de AB üyeliğinin bir baskı aracı olarak kullanılması gibi öneriler sıralanmıştır.

 

ABD’de kurulu Atlantik Konseyi isimli kuruluş 2009 Haziran ayında “Türkler ve Irak Kürtleri Arasında Güven Tesisi” adında bir rapor hazırladı. Bu rapor da yine David Phillips tarafından hazırlandı. Proje grubunda eski ABD Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, ABD’li General Charles Wald ve Soros’un kurduğu Açık Toplum Enstitüsü’nün politika analizcisi Mike Amitay bulunuyordu.

 

Bu rapordaki görüşler ve öneriler, Türklerle Irak Kürtlerinin 13-15 Nisan 2009’da Washington’da yaptıkları toplantıdaki görüşmelere ve David Phillips’in Türkiye ve Irak’taki görüşmelerine dayanıyor. Rapor dikkatli okunursa görüş ve önerilerin, 2009 yılında yapılmak istenen açılımla nasıl örtüştüğü net olarak görülebilir.

 

AKP ve HDP, yeni açıklanan on başlığın her yönüyle neleri kapsadığını ve ne anlama geldiğini açıklamak zorundadır. Her bir başlığın içeriği, toplumun bilgisine sunulmalıdır. Ancak yaptıkları seçim sürecine dönük sömürüye dayalı bir kandırmaca olduğu için açıklayamazlar. Topluma “PKK silah bırakacak” şeklinde sunulan ve çözüm süreci denilen bildiride, Türkiye'de anayasanın değiştirilmesinden, ulusal birliğin parçalanmasına kadar bir çok madde yer almaktadır.

 

Abdullah Öcalan, kendine tahsis edilen İmralı Adası cezaevindeki infaz koşulları için İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'ne (İHAM) başvuruda bulunmuştur. İHAM 2. Dairesi, 18 Mart 2014 tarihli kararında, Türkiye'de her zaman af çıkmasına karşın, terör konusunda af çıkmadığını, Öcalan'ın ölene kadar cezaevinde yatacak olmasının doğru olmadığını, bu nedenle mutlaka koşullu salıverilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Karara yapılan itirazları da reddetmiştir. Şimdi bunu da öne sürerek, PKK terör örgütünün bebek katili başı için af çıkarılması gündeme alınmıştır. Zaten bu konuda toplumda bir algı değişikliği yaratmak için çalışmalar yapılmaktadır.  

 

PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan'ın MİT ile yaptığı görüşmeler sonucu hazırladığı müzakere taslağında, Öcalan’ın anlaşma sağlandıktan sonra Meclis'te konuşma yapacağı şeklinde bir madde bulunmaktadır. Böylece siyasi iktidarın, ABD’nin koordinatörlüğünde yürüttüğü açılım ya da çözüm süreci, Dolmabahçe'nin ardından Türkiye Cumhuriyeti'nin temel kurumu olan TBMM'yi de bir ihanet sürecine alet etmiş olacaktır.

 

Açılım yapıyoruz diyenler, çözüm sürecindeyiz diyenler, Türkiye’nin ulusal birliğini ve ulus devlet niteliğini ortadan kaldıracak uygulamalardan çekinmemektedir. Türkiye’yi bölmek isteyen ve bugüne kadar da bu amacını açıkça her ortamda açıklayan PKK terör örgütü temsilcileri ile diyalog başlatanlar, özerklik yoluyla Türkiye’nin federal bir yapıya doğru şekillenmesini sağlamak isteyenler ile bütün bu gelişmeleri sessiz bir şekilde izleyenler tarih önünde sorumludurlar ve hepsi ihanete ortak olmaktadırlar.

 

Atatürk’ün tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni emperyalist ABD’nin kucağına oturtarak, Marshall yardımıyla başlayan süreçten sonra, ulusallık, halkçılık, devletçilik, devrimcilik gibi kavramlar anlamını yitirmiştir. Kalkınmadan eğitime, sanayileşmeden sağlık politikalarına kadar her alanda emperyalistlerin oyuncağı olmuş bir ülkede, bugün gelinen sonuç şaşırtıcı değildir. Yanlış sanayileşme, yok edilen tarım ve hayvancılık, bir türlü yapılamayan toprak reformu, ulusal varlıkların özelleştirilmesi, çarpık kentleşme, dışa bağımlı gelişme, paralı eğitim ve sağlık hizmeti,  demokrasiden ve laiklikten sapma sonucunda sadece Güneydoğu Anadolu bölgesinde değil, yurdun tüm bölgelerinde benzer sorunlar bulunmaktadır. Elektriği, yolu, suyu, okulu, sağlık ocağı olmayan köylere yurdun her bölgesinde rastlanmaktadır. Yoksulluk ve işsizlik tüm bölgelerimiz için çok yüksek boyutlardadır.

 

Emperyalist güçlerin böl-yönet politikalarının sonucunda yapılan bütün bu çarpıklıkların olduğu ülkemizde, çözüm yolu sadece Kemalizm’in Altı Okudur. 1923 ile 1938 yılları arasında kalkınan, gelişen genç Türkiye Cumhuriyeti, Kemalist ilke ve devrimlerle bunu başarmıştır. Bu yolu örnek alarak, aynı başarıyı sağlayacağımız aydınlık günler bizleri beklemektedir.


Bu yazı İlk Kurşun Gazetesinde de yayınlanmaktadır.

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ 519 BİN TÜRK’ÜN ACI ÖYKÜSÜ
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ 519 BİN TÜRK’ÜN ACI ÖYKÜSÜ