22 Mayıs Çarşamba günü düzenlenen konferansa 60’a yakın dinleyici katıldı. Konferansı bir konuşmayala açan İsveç – ADD başkanı Mustafa Sönmez, Türkiye’nin zor ve tehlikeli bir süreçten geçtiğini söyledi. İktidarın ülke sorunlarına çözüm üretmek yerine boş şeyler uğraştığını ve halkı hem kandırdığını hem de uyuttuğunu dile getirerek, Başbakanın ABD’ye gidiş zamanlamasının 19 Mayıs kutlamalarından kaçmak olduğu belirtti: “Ülkemiz BOP eşbakanılığı aldatmacasıyla bir savaşa , bir yıkıma doğru sürükleniyor. Ülkenin ipleri kukla oynatıcılarrının eline verilmiş ve istedikleri gibi oynatıyorlar. ABD’ye giden başbakan 19 Mayıs kutlamalarından kaçıyor dolaysıyla Ata’mızın huzuruna çıkmamak için elinden gelen herşeyi yapıyor. Bundan 94 yıl önce M. K. Atatürk’ün İstanbul Boğazında demirleyen işgalci savaş gemilerine söylediği ‘Geldikleri gibi giderler’ sözünü, bugün AKP’ye söylemenin zamanı gelmiştir. Bugün M. K. Atatürk’ü aramanın, neredesin demenin bir önemi yok. Şunu herkes iyi bilmelidir ki, bu vatanı seven, Cumhuriyete ve onun değerlerine inan herkes bir ATATÜRK’tür” dedi.
Türkiye Gençlik Birliği başkanı Seda Aksoy, Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıktığı zaman gördüğü manzarayı “Nutuk”ta anlattığını dile getirerek; “Bugün, o günden farklı bir şey yok. Vatanımız tekrar yabancı devletler tarafından işgal edilmiş, kendi çıkarını düşünen Damat Feritler efendilerinin emirlerine amade olmuş, ülkemizi parçalamak, cumhuriyetimizi yıkmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Bu durumda kurtuluşumuzun tek bir parolası vardır: Ya bağımsızlık, ya ölüm! Bugün, memleketimize ve bağımsızlığımıza kasteden emperyalist devletler ve yerli işbirlikçilerine karşı, milli bütünlük ve beraberlik içerisinde Atatürk’ün ışığında onun devrimleri etrafında birleşerek, ülkemizi emperyalistlere, yerli işbirlikçilere, din sömürücülerine karşı korumaktır” diyerek ülkenin içerisine düşürüldüğü duruma kısaca dikkat çekti.
AKP taş üstüne taş koymadı
Konuşma sırası Deniz Harp Okulu eski komutanı Tuğamiral Türker Ertürk’e geldi. Ertürk konuşmasına İsveç’le Türkiye arasında basit karşılaştırmalarla başlayarak, İsveç dokuz buçuk milyonluk bir ülke, Türkiye 76 milyon. İsveç’in Gayrimilli hasılası 40 bin dolar düzeyinde bizde bu yok. Bizim hiçbir markamız yok ama İsveç’in üç beş tane... Neredeyse, dokuz buçuk milyonun ürettiği bizim 76 milyonun ürettiğine eşit diyerek, “AKP iktidarı işbaşına geldiği 10 yılda taş üstüne taş koymadı. Üretim yapmadı. Bir de insani gelişmişlik endeksine baktım Türkiye 186 ülke arasında 96. Sırada oysa İsveç ilk üçüncü sırada. Baktım bu ülkede bir problem var mı diye, insanlar ölmüyor. İnsani gelişmişliğin içerisinde uzun ve sağlıklı yaşamak, zenginlik de var, eğitim ve öğretimde var. İsveç’e bakarak biz perişan durumdayız. Bu ülkenin sorunları yok mu, elbette var” görüşlerini dile getirerek, beslenme ve yetersiz beslenme sorunlarını ortaya koyduğu zeka gelişimine değindi.
Türker Ertürk, AKP’nin iktidara geldiği günden itibaren yaptıklarından Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kendisini BOP [Büyük Ortadoğu Projesi ve devamı olan Genişletilmiş Ortadoğu Projesi (GOP)] Eşbakanı olarak ilan etmesi ve BOP ne yapılmak istendiğini geniş bir perspektif üzerinden anlattı. AKP’nin Türkiye sınırları kevgire döndürdüğünü dile getirerek; “Bizim güvenlik sorunumuz var. Sınırlarımız kevgire döndü. Her tarafımız casus, ajan ve terörist kaynıyor. Bizim ülkemiz artık terörizmin beşiği haline geldi. Terörizme destek veriyoruz. Peki, ne adına veriyor, emperyalizme destek, emperyalizme taşeronluk adına veriyor. Bugün 400 yıllık beraber yaşamışlığımız tarihi, kültürel bağlarımız olan komşumuz Suriye’ye terör ihraç ediyoruz, düşmanlık yapıyoruz. Ben ve benim gibi konuşanlara soruyorlar, ‘sen Beşşar’ı mı savunuyorsun’, hayır, ben ülkemi ve çıkarlarını savunuyorum. İsrail savaş çığırtkanlığı yapıyor. Şam’ı biri ocak ayında biri de bu ay içerisinde iki kez bombaladı. Esad buna bile cevap veremedi. Çünkü başına ilave bir dert almak ve savaş büyüsün istemiyor. Bizim başbakan ve dışişleri bakanımız savaş çıksın istiyor. Ben savaş çıksın istemiyorum. Çünkü, bu savaş bölgedeki ayrımları büyütecek, bölgede bir yangının çıkmasına ve Türkiye’ye sirayet etmesine neden olacak. Dolaysıyla halikarda ülkemiz büyük zarar görecek” ifade ederek, Türkiye’nin tutumunu eleştirdi ve gayri ahlaki bulduğunu söyledi.
Türkiye vefasızlık yapıyor
Emperyalistlerin, “Arap Baharı” adı altında gerçekleştirilen eylemlerin aslında o ülkelere demokrasi, memokrasi getirmek için değil, kendilerine bağlı iktidarlar oluşturarak o ülkenin özkaynaklarını sömürmek olduğunu hepimiz biliyoruz. İşte Türkiye bunlara hizmet ediyor sözlerini dile getirerek; “Neden Kaddafi’yi alaşağı ettiler? Biz de buna çanak tuttuk. Libya yani Kaddafi en zor günlerimizde emperyalistler bize sırt çevirirken, ambargo koyarken yardım elini uzattı. Bize yardım etti. Biz ne yaptık? Yok edilmesine ve ülkesinin emperyalistlerin eline geçmesine katkı koyduk. Bu mu kardeşlik?” diyerek Türkiye’nin tutumunu eleştirdi.
Bugünkü Suriye’nin Osmanlı’daki adının Şam Coğrafyası olduğuna ve Osmanlı’ya en yakın halk grubunu oluşturduğuna dikkat çekerek; “Çanakkale’de şehit olanların mezartaşlarına bakınız Suriye’nin her tarafından insanlara rastlarsınız örneğin Lazkiye’den, Humus’tan, Halep’ten, Rafa’dan olan adları okursunuz ama, bir Mısır’dan, Tunus’tan, Cezayir’den olan adlara rastlayamazsınız. İşte biz bugün bize yardım eden halka karşı neredeyse savaşıyoruz, ülkemizden teröristleri gönderiyoruz, silah sevkiyatına izin veriyoruz. Suriye’deki tamamen bir ABD operasyonudur” Türkiye Amerika’ya taşeronluk yaptığının delileridir bunlar deyimini kullandı.
ABD Büyükelçisi Bingazi'de Türk Konsolosuyla neden görüştü?
Libya’da öldürülen ABD Büyükelçisinin Bingazi’deki konsoloslukta ne işi vardı? Öldürülmeden bir saat önce kiminle, neden görüşmüştü iddiasını dillendirerek; “Orada Bingazi Türk konsolosuyla görüştü. Bunlar İskenderun üzerinden Kaddafi’den sonra muhaliflerin ellerindeki silahları satın alarak İskenderun üzerinden Suriye’deki muhalif denen çetelere sevk ediyorlardı. ABD Büyükelçisi operasyonu yürütüyordu ve içerisinde bizim konsolos da var. Bunu bizim başbakanda, dışişleri de, Esad’da biliyor...” diyerek; “Siz Suriye’de bir özgürlük, bağımsızlık mücadelesi var, diyorsanız, kendinizi kandırırsınız” açıklamalarını yaptı.
Irak’ın bugünkü konumuna nasıl getirildiğini, dünya kamuoyunun nasıl kandırıldığına değinerek; “Aynı oyunlar yine oynanıyor. Peki, Irak’tan kim karlı çıktı? Elbette ABD. Kimileri ABD’nin Irak’ta batağa sürüklendiğine inanıyorlar. Böyle birşey yok. ABD, Irak’tan istediğini aldı ve alıyor. Lütfen mantıklı düşünelim. BOP çerçevesinde ABD ve İsrail Iran’a müdahale edebilirler ama, İsrail bunu tek başına yapamaz. Bugün yani 22 Mayıs saat 20.30 itibariyle söylersek, ABD’nin İsrail’le İran’ı vurma planı var. Bütün hesaplar buna göre yapılıyor ve ABD, İran’ı” içten yıkmak için oradaki azınlıkları başta Azerbaycan kesimi olmak üzere ayaklandırmaya çalışıyor. Yüzlerce ajanı fink atıyor” dedi.
Sorulan sorular çerçevesinde Türkiye’nin birbilinmezliğe doğru sürüklendiğini ve Erdoğan’ın taşeron olduğunun yüzde yüz ortaya çıktığını anlattı.
İsveç Postası
