ASKERİ ATAŞE OLARAK MUSTAFA KEMAL’İN SOFYA YILLARI

Mustafa Kemal’in askeri ataşe olarak gönderildiğive 15 ay kaldığı Bulgaristan’ın başkenti Sofya’daki yaşamı iki belgesel yapımcısı Ufuk Karakaş ve Nahide Deniz tarafından belgesel olarak yapıldı. Filmin Stockholm’daki gösterisine davetli olan Nahide Deniz ile kısaca film üzerine konuştuk.

ASKERİ ATAŞE OLARAK MUSTAFA KEMAL’İN SOFYA YILLARI
ASKERİ ATAŞE OLARAK MUSTAFA KEMAL’İN SOFYA YILLARI Admin
Bu içerik 639 kez okundu.

MUSTAFA SÖNMEZ / İSVEÇ POSTASI

Atatürk’ün Sofya Yılları 1913 – 1915 adlı belgesel filmin hem yapımcılığını hem de yönetmenliğini üstlenen Ufuk Karabaş ile yapımcı olarak birlikte hazırladınız. Bize kendinizden bahseder misiniz?

Ben Nahide Deniz. Bulgaristan doğumluyum ve gazeteciğim. 1989’dan sonra zorunlu göç dolaysıyla Türkiye’ye göç ettim. Türkiye’de de gazeteci olarak devam ettim. İngiliz Haber Ajansı BBC’ye 10 yıl kadar çalıştım. Şimdi de Bulgar Haber Ajansı’na Türkiye’den haber geçiyorum. Ayrıca sinema ve film yapımcısıyım.

Neden Atatürk ve Sofya yılları?

Nahide Deniz – Atatürk’ün Sofya Yılları 1913 – 1915 belgeseli benim hayatımda bir çakıl taşıdır. Böyle bir belgeseli yapmak her zaman hayalimdeydi. Kitap yazmayı denedim ama olmadı. Fakat, Atatürk’ün hayatıyla, çalışmalarıyla çok yakından ilgileniyor, izliyordum. Bundan on yıl önce İpek Çalışlar’ın ‘Latife Hanım’ kitabını Bulgarcaya çevirdim. Bulgaristan Kültür Bakanlığı’nın davetlisi olarak İpek Hanımla birlikte Bulgaristan’a gittik. Kitap Bulgaristan’da büyük ilgi gördü. Ben Bulgarların Atatürk’ün hayatı ve gerçekleştirdiği çalışmalarıyla ne kadar çok ilgilendiklerine de tanık oldum. Bu beni çok etkiledi. Ayrıca Atatürk’ün Sofya’da ilk Ataşemiliter olarak bulunması hem Balkanların hem Bulgaristan’ın hem de Osmanlı’nın için önemliydi. Çünkü çol kritik bir dönem yaşanıyordu.

Bulgaristan totaliter rejime geçince Atatürk anlatılmadı, es geçildi hatta unutturulmaya çalışıldı. Bizim evimizde Atatürk’ün resmi vardı. O zaman biz küçük çocuklardık. Babamıza ve büyüklerimize bu kimdir, diye soruyorduk. Onlar, ‘Aaaa, O çok büyük bir adamdır’ diye anlatıyorlardı. Bu durumdan hareket ederek, bu dönemi daha ayrıntılıları ve belgeleriyle anlatmak düşüncesindeydim. Çünkü ben, belgeselciyim. Belgeselcilikte, bütün çalışmalar, bilgi, belge ve araştırmacıların çalışmaları üzere kuruluyor.

Bu projenin ortaya çıkmasında fikir babası olan birisi var mıydı?

Nahide Deniz – 2017 yılında Sofya Büyükelçimiz Hasan Ulusoy’du. Sayın büyükelçiyle birkaç çalışmamız olmuştu. Sayın Ulusoy’dan, ”Nahide Hanım, Atatürk’ün Sofya Yılları’nı belgesel film yapar mısınız?” yönünde bir teklif geldi. Bir ölçüde kapaıyı aralayan ya da açan kişi oldu.

                                               Belgesel yapımcısı Nahide Deniz ve Mustafa Sönmez

Ekonomik yönünü nasıl hallettiniz?

Nahide Deniz – Ben birkaç araştırmadan sonra gerek Türkiye’de gerek Bulgaristan’da en ünlü iş insanlarından sponsor aramaya, bulmaya çalıştım. Bize en büyük desteği Türkiye’den Fikret İnce Bey verdi. Bu vesileyle kendine bir kez daha sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Peki, ekip nasıl oluştu?

Nahide Deniz -  Bir ölçüde sponsorluk durumu çözülünce ekibimizi oluşturmaya başladık. Ekipte eski TRT Genel Müdürü Şenol DemirözBey yer aldı. Şenol Bey, Türkiye’de en iyi üç belgeselciden biridir. Ufuk Karakaş ve ben böylece yola çıktık ve bu belgesel ortaya çıktı. Biz bu belgeselde tamamen Atatürk’ün Bulgaristan’daki izini takip ettik. Ona göre senaryoyu hazırladık. Çok büyük araştırmalar yaptık. Bulgaristan Devlet Arşivi’nde detaylı araştırmalar yaptık.

Konuşmacıların belirlenmesinde sıkıntıya düştünüz mü?

Nahide Deniz – Hayır. Elbette yaptığımız araştırmalar sonucunda konuşmacıları belirledik. Belki, konuşmacılar pek bilinen kişiler olmasa da, kendi mesleğinde ’Atatürk’ konusunda uzman olan kişiler. Bu belgeselde biz, bir ilki de gerçekleştirdik. Türk ve Bulgar tarihçilerini biraraya getirdik. Bu belgeselde, bilgi, belge ve uzmanlar konuştular. Belgeselin önemi de buradan geliyor.

Atatürk’ün Bulgaristan’da Genelkurmay Başkanı’nın kızıyla olan bir aşk hikayesi var ama belgeselde pek yer alamamış sadece,”Ben bir Bulgar kızı sevdim ama, vermediler” biçiminde geçiyor. Bu olay nedir?

Nahide Deniz – Atatürk Bulgaristan’daki totaliter rejim döneminde anlatılırken daha çok bir aşk hikayesi ön plana çıkartılıyor. Genelkurmay Başkanının kızı Dimitrina Kovaçeva olan ilişkisi… Bu efsane bile olmuştu. Bu konuda o dönemde yazılan bir kitap bile var. Elbette, bir aşk hikayesi anlatmak güzel ve aynı zamanda kolay bir şey. Genelkurmay Başkanının kızı Dimitrina Kovaçeva İsviçre’de eğitim almış,kültürlü  bir kız. Onunla balolara gidiyorlar, görüşüyorlar. Fakat, ne bir belge ne bir görsel yani fotoğraf yok. Dolaysıyla bu nu anlatmak yetersiz kalacaktı. Çünkü 15 ay kalıyor ve bir de Osmanlı Genelkurmayına gönderdiği raporlarda Bulgaristan’ın Almanya ve Osmanlı’nın yanında Birinci Dünya Harbine katılacağını öngörüyor. Gerçekten de bu büyük bir öngörüdür. Bulgaristan son otuz yılda Osmanlıyla savaşıyor ama I.Dünya Savaşı’nda aynı saflarda yer alıyor. Bu ilginç bir tarihsel olaydır.

Bir de Atatürk’ün Bulgaristan’da dolaştığı, gezdiği bölgeler var ama, bu konuda da yeterli bilgiler yok. Neden?

Nahide Deniz - Atatürk’ün hayatı anlatılırken onun Bulgaristan’da gezdiği bölgeler çok çok anlatılmıyor. Bulgar tarihçilerde anlatmıyorlar. Bu konuda Bulgaristan’da birkaç film yapıldı ama Atatürk reis-i cumhur olduktan sonraki günlere denk geldi. Oysa Atatürk, Türk bölgelerini dolaşıyor, iyi ilişkler kuruyor. Atatürk, harf devrimi yaptıktan sonra ilk latin Türk Alfabesi’ni Bulgaristan’daki Türk Müslüman hocalar kullanmaya başlıyor. Bu da bize Atatürk’ün ektiği tohumları gösteriyor. Tabii ki, daha sonra da meyvelerini topluyorlar.

Belgesel filmciliğin kendine özgü zorlukları var. Bu film yaparken zorluklarla karşılaştınız mı?

Nahide Deniz – Biz film çekimlerine başladığımız zaman dünyayı etkileyen Covid-19 virüsü patladı.Bu nedenle bir süre filme ara vermek zorunda kaldık. Şenol Demiröz ustadımız vefat etti. Diğer yapım aşamalarında ise, Bulgaristan’da umduğumuzdan daha az belge bulabildik. Nedenini araitırınca anladık ki, Bulgar arşivleri alınıp götürülmüş. I. Dünya Savaşı öncesinde orada büyük bir Alman kolonisi varmış, savaştan sonra arşivleri götürmüşler. Arkasından Ruslar geliyor. Onlar da 1945’te arşivleri götürüyorlar. Bulgaristan devlet arşivlerinden bulduğumuz kadarıyla filmi yaptık. İnsan hayret ediyor, Atatürk gibi sevilen, her yere girip çıkan bir askeri ataşemiliterin nasıl olurda arşivlerde fotoğrafı bulunmaz. Demek ki, götürülmüş olduğu anlaşılıyor.

Ayrıca Atatürk’ün Bulgaristan’da farklı bir yol izlemesi, pek çok bölgede dolaşması ve dolaysıyla ona karşı suikat yapılma olasılığını da beraberinde getiriyor. Filmde de bahsediliyor. Olay nedir?

Nahide Deniz – Atatürk’ün Sofya’daki hayatı hiç de öyle kolay geçmiyor. Makedonların Osmanlıya bağlı olan kesimi onu kolluyorlar ama Osmanlıya karşı olan ve Trakya’yı almak isteyen kesimi suikast düzenleme peşinde oluyorlar. Sofya’da Büyükelçi olan arkadaşı Fethi Okyar yani iki arkadaş iyi çalışıyorlar. Fethi Bey de Sofya’da seviliyor. Bulgaristan’ın az da olsa Kurtuluiş Savaşı’mıza askeri malzeme yardımoı yapması çok manidardır. Bu ikilinin o günlerde yaptıklar çalışmaların ve bıraktıkları izleminin ürünüdür. Ayrıca Atatürk’ün Gelibolu’da elde ettiği askeri zafer Türk - Bulgar ilişkilerinde bir dönüm noktası oluyor. Bulgaristan artık düşmanlığı bırakıp Osmanlıya yüzünü dönüyor.

Atatürk’ün 1881 yılında Selanik’te doğması ve Selanik’in kozmopolit yapısı, kültür ve sosyal yaşamdaki zenginliği ve daha sonraki yıllarda Sofya’da aynı kültürel zenginlikle karşılaşması opera, sinema ve balolara katılması onun bu yönünde çok büyük izler bırakıyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduktan sonra sanat önem vermesinde bunun rolü önem taşıyor, değil mi?

Nahide Deniz – Tabii ki, onun içinde filizlenen, yeşeren fikirlerinin yansımalarını Sofya’da daha da geliştirme imkanı buluyor. Fikirlerini olgunlaştırıyor. Bence Sofya yılları onun düşüncelerini olgunlaştırdığı yıllardır. Zaten dediğiniz gibi Selanik’ten bir altyapısı var. Buradaki yüksek çevre içerisinde tamamen kendisini buluyor. Çünkü, sosyetenin davetlerine girip çıkıyor, kendisini hiç kısıtlamıyor.

Ayrıca Atatürk, o dönemde Bulgar Parlamentosu’nun toplantılarını kaçırmadan izlemeye çalışıyor. Parlamento’daki Türk Milletvekilleriyle çok yakın ilişkiler içerisinde bulunuyor.  Parlamentonun çalışmalarını iyi gözlemliyor. Aynı zamanda Romanya’dan da sorumlu ama ödeneksizlikten Bükreş ile fazla ilgilenemiyor. Orası eksik kalıyor. Ataürk’ün Sofya’daki çalışmaları bu yıl daha fazla gün ıiıüına çıktı. Şöyleki, oradaki Büyükelçimiz mayıs ayında Atatürk’ün İstanbul’a gönderdiği raporların sergisini açtı. Sergiye Bulgaristan Cumhurbaşkanı Yardımcısı da gelerek destek verdi.

Sırada başka belgeselleriniz var mı?

Nahide Deniz – Düşündüğümüz bazı şeyler ama sırası değil. Şimdilik bu konuyu bırakalım. Başkalarına malzeme vermek doğru değil… Fakat, çalışmalarımız var.

Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.

Mustafa Kemal Askeri Ataşe Bulgaristan Sofya Atatürk'ün Sofya Yılları Belgesel Film Ufuk Karakaş Nahide Deniz
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ 519 BİN TÜRK’ÜN ACI ÖYKÜSÜ
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ 519 BİN TÜRK’ÜN ACI ÖYKÜSÜ