İSVEÇ POSTASI
Muharrem Demirok, Amerika'nın seçim kampanyasını incelemek üzere Atlantik'i geçen İsveçli siyasetçilerin sonuncusu olacak. Cuma günü, Merkez Parti'nin parti lideri ve bazı parti arkadaşları, seçim kampanyasının son aşamasında hem Demokratların hem de Cumhuriyetçilerin nasıl davrandığını görmek için denge terazisinin hakim olduğu Georgia eyaletine uçacaklar.
Muharrem Demirok, ”Bunu bir iç siyasi yolculuk kadar görüyorum. Orada yaşananların İsveç için doğrudan sonuçları olacağını hesaplıyorum” diyor. Program, diğer şeylerin yanı sıra, Demokratların kapıları çalıp çağrı merkezinden seçmenleri çağırdığı zamanları takip etmeyi de içeriyor. Muharrem Demirok ayrıca Cumhuriyetçi kurultaylardan birinde Donald Trump'ı dinlemeyi umuyor.
Muharrem Demirok, bunun bugün Jimmie Åkesson'a oy veren İsveçli seçmenler hakkında fikir verebileceğine inanıyor. Demirok, ”Trump'ın kampanya toplantısı, ülke içinde de gördüğümüz bu kutuplaşmayı gerçekten anlamak için mükemmel bir kaynaktır. Ne Donald Trump'ın ne de Jimmie Åkesson'un seçmenlerinin aptal olmadıklarından ya da ülkelerini bir şekilde kötü gitmesini istemediklerinden kesinlikle eminim. Bunlar gerçekten sadece toplumun gelişmesiyle ilgili hayal kırıklığı hisseden insanlar” değerlendirmesini yapıyor.
Demirok'a göre Tidö partilerinin iklim politikası popülizmin İsveç'e nasıl yayıldığının bir örneği. Özellikle rüzgar enerjisi konusundaki tartışmaya dikkat çekiyor. Demirok, ”Hem Ilımlı Muhafazakarlar hem de Hıristiyan Demokratlar, seçimden önce rüzgar türbinleriyle dolu plajların sahte resimlerini kullanarak rüzgar enerjisi karşıtı kampanyalar yürüttüler. Ebba Busch'un çelik ormanları hakkında konuştuğu zamanki korku çığırtkanlığı, rüzgar enerjisine karşı oluşan antipati, ilhamın bir yerden geldiği belli” diyor.
Ancak Trump ile İsveçli politikacılar arasında herhangi bir karşılaştırma yapmak istemiyor. Merkez Partisi lideri, ”Donald Trump kendine has bir sınıftadır. Kadınlara bakış açısıyla ilgili ortaya çıkanlar, kendisine yönelik taciz ve benzeri suçlamalar, bunların onu dünyevi bağlamda tamamen benzersiz kılan korkunç şeyler olduğunu söyleyebilirim. Donald Trump gibisi yok” diyor.
Muharrem Demirok, “Dünyanın her yerinde pek çok korkunç insan var, ancak demokratik dünyada böyle bir güce sahipler diyerek ekliyor, “Demokratik dünyaya Kuzey Amerika ve Avrupa'yı, Batı Avrupa'yı dahil ediyorum. Otoriter dünyaya baktığımızda Trump'tan çok daha berbat, çok daha kötü insanlar olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullanıyor.
Geçen hafta CNN'e verdiği röportajda başkan adayı Kamala Harris, Trump'ın faşist olduğunu söyledi. Muharrem Demirok o kadar ileri gitmek istemiyerek, “Biz Avrupalılar olarak çok net bağlantılarımız var. Biliyoruz. Mussolini'nin resimlerini falan gördüm. Benim için bu bir faşist imajıdır. Trump'ın Mussolini'ye benzetilmesine izin vermem. Ama demokratik duruş konusunda son derece zayıf bir omurgaya sahip olduğunu söyleyebilirim” yorumunu yapıyor.
Kaynak: Basından derleme
