İSVEÇ POSTASI
Bayan Ronya Othman,
Bu dünya, ırkçı/ sapık/katil/katliamcı devlet adamı denince, örnek olarak sizin ırkdaşınız olan Hitler’i tanıdı…Ne yazık ki bu yüzden Almanlardan genel olarak nefret edildi.…Ve bu sadece nefretle de kalmadı. Dünya milletleri, bir başka sefere, kim bilir hangi kılıkta, nerede, nasıl yeniden hortlayacağı belli olmayan bu saldırgan ve hastalıklı nazist/faşist düşünceyi, tüm dünyadan silip atmak ve aynı zamanda Almanya'nın sebep olduğu 2. Dünya Savaşı sonrası yakıp yıkılan tüm dünyayı yeniden toparlamak için, bir daha böylesi ruh hastaları liderlik yapamasın diye bir araya gelip, Birleşmiş Milletler gibi bir örgütün içinde toplandılar. Yani Birleşmiş Milletler’in kuruluş sebebi, Almanya’da olusan nazist / faşist beyinlilerin saldırısından, iftirasından, şirretinden bu dünyayı korumaktır.
Ve Birleşmiş Milletler, 1948 yılında toplanarak, Alman milletinin Musevilere karşı insanlık dışı bir suç işlediğini karar altına almış ve Almanya’yı “holocaust/genocide/soykırım” suçu işlemiş olmaktan mahkum etmiştir. Bu nedenle Başbakanınız Willy Brandt Kudüs’e gidip, anıt önünde diz çöküp, af ve özür dilemiştir.
Oysa aynı Birleşmiş Milletler, faşist ruhluların ve Ermeni diasporasi ve Kürt terör organizasyonlarının bunca çabalarına rağmen, Türkiye hakkında böyle bir karar almamıştır, alamamıştır. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk düşüncesi, Barış ve İnsanlık felsefesi temeli üzerine kurulmuştur. Eğer Dersim’de olup bitenler sizin iddia ettiğiniz gibi cereyan etmiş olsaydı, bizim de bir kurucu üyesi olduğumuz Birleşmiş Milletler, tıpkı Almanya’ya yaptığı gibi Türkiye'yi de suçlar, bu amaçla kurduğu “yüksek mahkemeler” de (Supreme Courts) yargılar ve cezalandırırdı.
Birleşmiş Milletler, öyle bir karar alamadı ama şöyle bir karar aldı ve uyguladı:
Dünya barışına yaptığı hizmetler ve esir halkların özgürlüğü konusundaki çabaları ve elde ettiği başarılar nedeniyle, UNESCO Genel Kurulunda oybirliği ile, Atatürk’ün doğumunun 100. yıldönümü olan 1981 yılının bütün dünyada “Atatürk Yılı” olarak kutlanmasına karar verdi. Bununla da kalınmadı, bu kez ABD’nin Brown Üniversitesi’nden Prof. Dr. Arnold Ludwig’in, sadece “barış” üzerine değil, onun dışında, birbirinden farklı 11 kriter üzerinden ve 16 yıl süren bilimsel bir araştırması sonucunda, Atatürk 20. Yüzyılın en büyük devlet adamı seçildi. 1919 yılında yurdumuzu yakıp yıkan, düşmanımız olan Yunan Ordusu’nun Başbakanı Elefterios Venizelos 12 Ocak 1934’te yazdığı bir mektupla M. Kemal’i Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermiştir. Sizin gerçek dışı iddialarınıza göre Dersim’de soykırım yapan, Kürtlerin, Ermenilerin katledilmesini emreden bir Devlet Adamı, tüm dünya uluslarından, hatta bir zamanlar düşmanı olan devletlerden bu denli sevgi ve saygı görebilir mi? Özetle, tarihi ve gerçekleri bilmeden, iyice öğrenmeden taraf tutan görüşlerinizle yazmanızı kınıyoruz; ve gazetenizde böyle bir yazı yayınlanmasına izin verenleri de kınıyoruz…Büyük Önder Atatürk'ün insanlık ve barış felsefesinin ışığında ilerleyen biz Atatürkçüler, size herşeye rağmen barış elini uzatıp “kendinizi eğitin, saygıdeğer bir gazeteci olabilmek icin gerçekleri iyi araştırıp öğrenin” diyoruz. “Söz konusu Atatürk ise elbette yazarız, eğitiriz ve nerede onu anlatmamız gerekiyorsa oraya koşarız.”
ÇÜNKÜ BİZ “ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DÜNYA PLATFORMUYUZ”
ÇÜNKÜ BİZ “MUSTAFA KEMAL DERNEĞİYİZ…”
***
Frankfurter Allgemeine
Editörün Dikkatine
Sayın Editör,
Gazetenizde 20.3.2022 tarihinde yayınlanan, Ronya Othmann imzali ve ”Otokratı Otokrata Karşı Değiştiriyorum” başlığını taşıyan yazıda, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Atatürk için asılsız ve çirkin cümleler kullanılmıştır. Ronya Othmann’in gerçeklere dayanmayan suçlamaları nefret doludur, ve bilgisizce yazılmıştır. ‘Tüm insanlık için Barış’ felsefesini savunup, düşmanına bile barış elini uzatan bir dünya liderine yapılan bu suçlamalar saygıdeğer gazetenizin stiline yakışmaz. Bu doğru olmayan suçlamalar içeren yazıyı yayınlamanızı kınıyoruz!
Saygılarımızla,
Atatürkçü Düşünce Dünya Platformu -ADDP
Mustafa Kemal Derneği
