İSVEÇ POSTASI
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TAPUSU:
LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI’NIN 100. YILINI ONURLA İDRAK EDİYORUZ.
Türk Kurtuluş Savaşı’nın büyük başarısının tüm dünyada kabul edildiğini gösteren; ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin onayı olan Lozan, Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’ta belirttiği gibi “Türk ulusuna karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr antlaşması ile tamamlandığı sanılmış, büyük bir yok etme eyleminin (suikastın) kırılıp önlenişini bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasal utku anıtıdır.”
Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik düşen ülkeler arasındaki Osmanlı İmparatorluğu da barış istemek zorunda kalmış, 30 Ekim 1918’de yapılan Mondros Mütarekesi ile toprakları kapışılıp işgal edilmiş, ve bu yok oluş sürecinde SEVR Antlaşması dayatılmıştı. Ama Padişah Vahdeddin'in (Vahîdeddin), başta İngiltere olmak üzere emperyalist ülkelere Sevr Antlaşması ile devrettiği Anadolu ve Trakya’mızı, Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’nin destan yazarak gerçekleştirdiği Kurtuluş Savaşı ile geri alabilmesi ile ve diplomatik alanda büyük başarı ile taçlandırılan Lozan Antlaşması’yla bu emperyal oyunlar tamamen bozulmuştur.
Lozan’ın ne büyük bir zafer olduğunu kavramak için çocuklarımıza, Mustafa Kemal önderliğinde gerçekleştirilen Cumhuriyetimizin yırtıp attığı, Emperyalistlerin dayattığı Sevr Antlaşması’nın nasıl bir ölüm fermanı olduğunu anlatmalıyız. Sevr, topraklarında birçok ülkenin kurulmasına olanak veren, Ankara ve çevresinde küçücük, denizden ırak bir toprak parçasına hapsedilen yenilmiş, gururu kırılmış, askeri gücü elinden alınmış bir İmparatorluğa dayatılan ölüm fermanıdır.Sevr'e karşılık, Lozan’la kaldırılan kara ve deniz kapitülasyonlarıyla bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli atılmıştır.
Bugün Lozan Barış Antlaşması’nın 100. yıldönümüne TSK’nin içinde yerleşen Cemaat kadrolarından bir grubun (Fetöcu), emperyal güçlerin desteğiyle yaptığı söylenen darbe girişiminin 7.yılında giriyoruz. Bu demokrasi karşıtı girişim göstermiştir ki: Laiklik, parlamenter sistem ve rejimle oynamak, devletin bekasını tehlikeye düşürmüştür. 17 Aralık 1927’de Mustafa Kemal Atatürk: “Efendiler, Biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil; bilakis bu tip yapılar, din ve devlet düşmanı olduğu, Selçuklu ve Osmanlı’yı bu yüzden batırdığı için yasakladık” diyerek bugünkü gelinen durumu tam 96 yıl önce çok büyük bir öngörüyle saptamış ve ona göre tedbirlerini almıştır. Bugün yine başka tarikatların devletin içinde yerleştikleri ve kadrolaştığı ve gittikçe tehlikenin arttığını ve tarihten ders alınmadığını görüyoruz.
İster askeri ister sivil, darbe nereden gelirse gelsin demokrasi karşıtı girişimlerin her zaman karşısında olduğumuzu, demokrasi ve parlamenter sistemin yaşaması için mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.
Bugün ülkemiz Cumhuriyet tarihinin en karanlık, en ağır tehditleriyle karşı karşıyadır. Yurdumuzun tapusu olan Lozan Barış Antlaşmasının ilke ve değerlerine sahip çıkmak her Türk vatandaşının asli görevi olmalıdır. Unutulmamalıdır ki; çok zor şartlar altında kazandığımız bu özgürlük ve bağımsızlık mücadelemiz, her türlü emperyal oyunlara boyun eğmeyeceğimizin en büyük kanıtıdır.
Büyük fedakarlıklarla Türkiye Cumhuriyeti’ni saygın bir devlet yapan Büyük Atatürk, Lozan Kahramanı İsmet İnönü, onların kahraman silah arkadaşları, şehitlerimiz, gazilerimiz; ONURUMUZSUNUZ! Sizlerin değerleriniz bizlerin sönmez ışığıdır, gururumuzdur! Lozan zaferimizdir!
Lozan Barış Antlaşması'nın 100.yıldönümü kutlu olsun!
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DÜNYA PLATFORMU – ADDP