ULU ÖNDER GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü VEFATININ 86. YILDÖNÜMÜNDE SAYGIYLA ANIYORUZ

Atatürkçü Düşünce Dünya Platformu (ADDP) Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 86’ncı yıldönümünde bir basın bildirisi yayınladı.

ULU ÖNDER GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü VEFATININ 86. YILDÖNÜMÜNDE SAYGIYLA ANIYORUZ
ULU ÖNDER GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü VEFATININ 86. YILDÖNÜMÜNDE SAYGIYLA ANIYORUZ Admin
Bu içerik 315 kez okundu.

İSVEÇ POSTASI

BASINA ve KAMUOYUNA

10 KASIM VE ATATÜRK

Ülkemizin kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu, bağımsızlığımızın ve geleceğimizin eşssiz önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 86’ncı yılında özlem, sevgi, saygı ve minnetle tüm inancımızla anıyoruz. O, ölmedi aramızda düşünceleriyle ve eylemleriyle yaşıyor. Biz, Atatürkçülerin yolunu aydınlatıyor.

Biz, Atatürkçüler olarak biliyoruz ki, 10 Kasım’lar bir “Yas ya da Ağlama Günü” değildir. Bugün, O’nu anlama günüdür. Karşısına çıkan tüm engelleri us yoluyla birer birer aşarak ulusumuzu kurtarmış ve cumhuriyeti kurarak, bir aydınlanma dönemi başlatmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’ni ortaya koyduğu devrimleriyle, çağdaş bir ülke olarak var etmiş ve bunu tüm uygar uluslar seviyesine çıkarabilmek için var gücüyle mücadelesini sürdürmüştür. Türk halkını kulluktan birey olma düzeyine çıkararak özgür vatandaş kimliği kazandırmıştır.

O, “Türk ulusu büyüktür. Özgürlüğü ve barışı sever. Canı pahasına da olsa, Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatacak güçtedir. Ve yaşatacaktır. Cumhuriyet, etnik kökeni ne olursa olsun tüm yurttaşlarını Türk ulusu çatı kimliğinde birleştirmiştir” diyerek; eşit yurttaşlık anlayışını ortaya koymuştur.

Bugün, her türlü kesimden gaflet, dalalet ve hıyanet içinde olanların tüm güçleriyle O’nu karalamaya, yok saymaya ve düşüncelerini tarumar etmeye çalıştıklarına tanık oluyoruz. Bu kişiler karşımıza değişik kimlikleriyle utanmadan, arlanmadan aymazlıkla çıkmaktadırlar. Bu kişilerle mücadelemizi sonsuza dek sürdüreceğiz.

M. K. Atatürk’ün aramızdan ayrılışından sonra başlatılan karşıdevrim hareketleri var gücüyle sürmektedir. Ülkemizi ve ulusumuzu bir karanlığa doğru sürüklemeye çalışmaktadırlar. Halbuki O; “Bilim, gerçeği bilmektir. Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve ulusun her bireyinin kafasına koyacağız. Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir” demiştir. Hatta, “Benim görüşlerim bilimle çatışırsa, bilimi seçin” uyarısında bulunmuştur.

Bugün, eğitim sistemimizde dünyanın bilimsel ilerleyişiyle ters orantılı bir durum yaşıyoruz. Eğitim kurumlarımız dinselleştirilmeye, bilim ve kazanımları yok sayılmaya ve bilimin yolundan ayrılmaya başlamıştır. Bu durum ülkemizin uygar ülkeler seviyesinin çok altına düşmesine ve her şeyde dışa bağımlılığa sürüklenmesine yol açmaktadır. Bu bağımsızlığımız için en büyük tehlikedir.

Türk tarihi, özümüzden uzaklaştığımızda başımıza gelen olumsuzluklarla doludur. Atatürk, ilke ve devrimlerinden ödünler verilerek, geleceğimizin ipotek altına alınmasına göz yummak, ülkemize yapılabilecek en büyük kötülüktür. O’nun ardından başlatılan karşıdevrim hareketleri bunun en canlı tanıklarıdır. İçte ve dışta barış anlayışımız dumura uğratılmış, içte kamplaşmalar ve dış düşmanlar yaratılmıştır.

Atatürk, “Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.

Artık Türkiye, din ve şeri’at oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar.

Ben, manevî miras olarak hiçbir âyet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında belki gayelere tamamen erişemediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir.

Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevî mirasçılarım olurlar.

Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir. Âdetâ halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır” diye boşuna söylememiştir.

Devleti yönetmek, bilgi ister, güç ister ve dahası emek ister. Bir ülkeyi yönetenlere ilişkin şu sözleri unutulmamaldır.

Atatürk, ”Bir millette, özellikle bir milletin iş başında bulunan yöneticilerinde özel istek ve çıkar duygusu, vatanın yüce görevlerinin gerektirdiği duygulardan üstün olursa, memleketin yıkılıp kaybolması kaçınılmaz bir sondur” diyerek, devleti yönetenleri kişisel çıkarlarından uzak durmalarını öğütlemiştir.

M. K. Atatürk’ün gösterdiği yolda Cumhuriyeti’mizin bekçileri olarak biz Atatürkçülere düşen en önemli ve büyük görev, O’un düşüncelerine, ilke ve devrimlerine sıkı sıkıya bağlı olarak çağın içinde bulunduğu gelişmelere göre daha da ileriye taşımaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği ve sonsuza kadar yaşaması buna bağlıdır.

Büyük Önder, eşsiz komutan ve devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha sevgi, saygı ve minnetle anıyor. O’nun aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz.

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DÜNYA PLATFORMU (ADDP)

Mustafa Kemal Atatürk Atatürk 10 Kasım
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
ULU ÖNDER GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü VEFATININ 86. YILDÖNÜMÜNDE SAYGIYLA ANIYORUZ
ULU ÖNDER GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü VEFATININ 86. YILDÖNÜMÜNDE SAYGIYLA ANIYORUZ
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR