İSVEÇ POSTASI
Yıl 1919, Mayıs’ın 19’u... Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış; ülkemiz, güzel Anadolumuz adım adım emperyal devletler tarafından işgal ediliyordu.15 Mayıs 1919 günü Yunan askeri birlikleri İngiliz ve Fransız gemileriyle İzmir’e çıkarak Batı bölgelerimizi işgale başlamıştı. Yöre halkımıza her türlü fenalıklar ve katliamlara girişmişti. Osmanlı sarayında oturan Vahdettin sadece tahtını düşünerek İngilizlere yaranmaya çalışıyordu.
Vatanın kurtuluşunu Anadolu’da ve ”Anadolu Hareketi”nde gören bir paşa vardı: Mustafa Kemal… 6 aydır İstanbul’da verdiği mücadelenin ancak ve ancak Anadolu’da örgütlenilerek verilebileceğine inanıyordu. Bunu 11 Kasım 1918’den 15 Mayıs 1919’a kadar arkadaşlarına anlatmaya çalıştı. 15 Mayıs’ta Yunan askerlerinin İzmir’e çıkması Anadolu’da direniş düşüncesini ateşleyen bir bomba etkisi yarattı.
Çanakkle kahramanı büyük komutan Mustafa Kemal Paşa yanına bir avuç güvenilir insan alarak 15 Mayıs günü Bandırma Vapuru’yla Samsun’a doğru yola çıktı. Paşa’nın beyninin labirentlerinde “Ya İstikal Ya Ölüm” parolası dolaşıyordu. Derinden bakan hüzünlü, kararlı, ama bir yıldız gibi ışıldayan mavi gözleriyle Kara Deniz’in koyu sularını bir güneş gibi aydınlatıyordu.
Pusulasız Bandırma Vapuru, bu ışıkla kararlı ve korkusuzca Kara Deniz’in sularını yara yara Samsun’a doğru yol alıyordu. Samsun’a sabahla doğan bir güneş gibi adımlarını attı. Samsun’u işgal eden İngilizler her tarafta kol geziyordu. Paşa, işte o an düşündüklerini ve Osmanlı’nın içinde bulunduğu acıklı durumu şöyle tanımlıyordu:
“1919 yılı Mayıs’ının 19’uncu günü Samsun’a çıktım.Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyleydi:
Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu grup, Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Uzun yıllar süren büyük savaş boyunca millet yorgun ve fakir düşmüş. Millet ve ülkeyi Birinci Dünya Savaşı’na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma derdine düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve sadece tahtını korumak için alçakça çareler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükümet âciz, haysiyetsiz ve korkak, yalnız Padişah’ın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.
Ordunun elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta...
İtilaf Devletleri, ateşkes anlaşmasının şartlarına uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahaneyle itilaf donanmaları ve askerleri İstanbul’da, Adana ili Fransızlar, Urfa, Maraş, Antep İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya’da İtalyan, Merzifon ve Samsun’da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar görev başında. Nihayet, konuşmamıza başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919’da, İtilaf Devletleri’nin uygun bulmasıyla Yunan ordusu da İzmir’e çıkartılıyor.
Bunun dışında, memleketin her yerinde Hıristiyan azınlıklar gizli ya da açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye; devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar.”
Mustafa Kemal Paşa, Samsun’da belediyeye giderek Samsun Ahalisi hakkında bilgi aldı. Postusçu Rum Mavro Mira çetelerinin Türk köylerini basarak katliâm yaptıklarını, Türk kadınlarının ırzına geçildiğini, buna mukabil Türklerin gruplar halinde savunma için dağa çıktıklarını öğrendi.
25 Mayıs 1919’da Samsundan Havza’ya geçti. Her uğradığı kasaba ve şehirde incelemeler yaptı. Havza’dan Amasya gitti. 28 Mayıs 1919’da civarın en büyük mülkü idare amirlerine ve komutanlara birer yazı yazdı. Bu yazılarla bütün şehirlerde düşmanın vatanın işgalini protesto için mitingler yapılmasını istedi. Bunun üzerine bir çok vilayetlerde protesto mitingleri yapıldı.
Mustafa Kemal Paşa yaptığı incelemeler sonucunda Türk vatanının düştüğü tehlikeyi görerek Amasya’dan gizli şifresiyle askeri ve mülki makamlara bir tamim (genelge) yayınladı.
Bu genelge, Kurtuluş Savaşı’nın en önemli girişimi ve milli egemenlik yolunda atılan en önemli adımı olmuştur. Mustafa Kemal Paşa bununla, Padişah’ın ve İstanbul Hükümeti’nin savaşmak gibi bir niyetinin olmadığını da belirtmiş oluyordu.
İşte sözü edilen genelge’nin maddeleri:
1--Vatanın toprak bütünlüğünün emniyeti, milletin istiklali tehlikededir.
2 - İstanbul Hükümeti, üzerine düşen görev ve yetkileri yeterince kullanamamaktadır.
3 - Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Bugünkü durum milletimizin hiçe sayılması sonucunu veriyor.
4 - Duruma çare bulmak, milletin hak isteyen sesini dünyaya işittirmek için her türlü tesir ve denetimden uzak bir milli heyetin kurulması gereklidir.
5 - Anadolu’nun en emin yeri olan Sivas’ta bir milli kongrenin derhal toplanması kararlaştırılmıştır.
6 - Her vilayetten üçer delegenin süratle yola çıkarılması gerekmektedir.
7- Her ihtimale karşı keyfiyetin milli bir sır halinde tutulması lazımdır.
Mustafa Kemal Paşa, bu genelge ile birlikte Türk milletinin istiklalini kazanmasına kadar, tamamı ile milletle birlikte tüm gayretiyle çalışacağına mukaddesatı üzerine yemin ettiğini başka bir genelge ile açıklamıştır. Nasıl ki, İstanbul’a ayak bastığında İşgal için düşman gemilere karşı “Geldikleri gibi giderler” demişti. Sözünü tutarak, işgal güçlerinin gemilerini, İstanbul’dan geldikleri gibi geri yolladı.
19 Mayıs, Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı Kutlu Olsun...
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!..