İSVEÇ POSTASI
Jeopolitik gerginliklerin arttığı ve ABD yönetiminin geleneksel güvenlik rolünden geri çekilme sinyalleri verdiği bir dönemde, Emmanuel Macron Avrupa liderliğinde merkezi bir oyuncu olarak ortaya çıkıyor. Avrupa'nın savunmasını güçlendirme çabalarını yoğunlaştırdı; bu çabalar arasında Fransa'nın nükleer korumasının genişletilmesi ve Ukrayna'ya asker gönderilmesi önerisi de yer alıyor.
Macron, televizyonda yaptığı konuşmada, Avrupa'nın kendi güvenliğinin sorumluluğunu alması gerektiğini, ne Moskova'nın ne de Washington'ın Avrupa'nın geleceğini dikte etmemesi gerektiğini vurguladı. Fransa'nın AB'nin tek nükleer gücü olarak eşsiz konumuna dikkat çeken Pompeo, ülkeye daha belirgin bir askeri rol verilmesi gerektiğinin sinyalini verdi.
Wirtualna Polska'ya ve bazı yayın organlarına göre, bu son girişim, Fransa'nın dünya siyasetinde lider rol oynama yönündeki uzun süredir devam eden arzusunun bir yansıması olarak tanımlanıyor. Macron’nun hem Avrupa liderleriyle hem de ülkelerin üst düzey askeri yetkilileriyle toplantılar düzenlemesine dikkat çekiliyor.
Almanya'nın muhtemel gelecek Şansölyesi Friedrich Merz, Almanya'nın Fransa'nın nükleer koruması altına girmesine destek verdiğini ifade etti. Buna rağmen Macron, özellikle Ukrayna'ya askeri müdahale söz konusu olduğunda kendi çizgisini takip etmekte tereddüt eden Avrupalı ortakların direnişiyle karşı karşıya.
Macron'un hücum stratejisine rağmen Fransa'daki popülaritesi düşük kalmaya devam ediyor. Fransızların çoğunluğu savunma harcamalarının artırılmasını desteklerken, Ukrayna'ya asker gönderilmesi fikrini destekleyenlerin oranı sadece yüzde 30 civarında. Analistler, Macron'un hedeflerinin somut önlemlerle ve daha geniş bir Avrupa desteğiyle desteklenmesi gerektiğini söylüyor.
ABD'nin Avrupa güvenliğine daha az odaklanmasıyla birlikte, Fransa'nın hem AB hem de NATO içindeki rolünü yeniden tanımlama konusunda eşsiz bir fırsata sahip. Ancak bu vizyonun uzun vadeli Avrupa liderliğine dönüşüp dönüşemeyeceği henüz belli değil.