İSVEÇ POSTASI
17 Nisan 1940, her tür yoksulluk ve yoksunluklar içinde ortaçağı yaşayan ve ülke nüfusunun yüzde sekseninin yaşadığı, okulsuz, öğretmensiz köylere farklı bir eğitimle “köye yarayan meslek erbabını yetiştirmeyi” temel alan 3803 Sayılı Köy Enstitüleri Yasası’nın TBMM’de kabul edildiği tarihtir.
Bir kız öğrenci Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün huzurda yazdıklarını okuyor.
1940 yılında dönemim Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’in büyük çabalarıyla bundan 85 yıl önce kurulmuştu. Amacı öğrenmeyi öğretmek ve öğretmenlik mesleğinin yanı sıra köye yararlı uzman eleman kazandırmaktı.
Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder ve devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’ün konuşmalarının çoğunda “uygulamalı eğitim ve köye ulaşma” vurgusu vardır. Atatürk’ün bu isteği 1940’lı yıllarda enstitülerde karşılık bulur. Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü 9 Mayıs 1941 tarihinde Savaştepe Köy Enstitüsü’ne yaptığı ziyaretteki konuşmasındaki: “Köy Enstitülerini Cumhuriyetin eserleri içinde en kıymetlisi ve en sevgilisi sayıyorum” sözleriyle bir gerçeği ortaya koymuştur. Fakat Köy Enstitüleri’nin kapatılmasına yönelik çalışmalar yine İsmet İnönü döneminde ilk adımları atılmış, Adnan Menderes 1954 yılında kapatmıştır.
Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel enstitülü bir çocukla konuşuyor.
Köy Enstitüleri yüzyıllardır bilgiye susmamış köy çocuklarına bunu sunarak, onların bilgili, çağdaş ve özgür birer birey olarak yetişmelerini sağlamaktı. Özgür birey konumuna yükselmiş gençlerin yaratacağı toplumda elbette bilinçli bir toplum olacaktı. Böylece kör inançlardan, dogmalardan kurtulan gençlik hem içinde yaşadığı çağı anlayacak hem de ülkesinin gelişmesine, kalkınmasına çok büyük katkılar koyacaktı.
Köy Enstitüleri ve öğretmenleri ”Tam Bağımsızlıkçı” ve ”Emperyalizme” karşıydılar. Bu da başta Amerika olmak üzere ülkemizdeki Amerikanseverleri korkuttu. Atatürk devrimlerinin yılmaz savaşçısıydılar. Aydınlık günleri örmeye başlamışlardı. Kalkınmayı köyden, köylüden başlatıyorlardı.
Ülkeye yayılmış olan Köy Enstitüleri
Köy Enstitüsü mezunlarının köye giderek köyü ve köylüyü bilinçlendirmeye başladılar. Bu durumdan korkan, rahatsız olmaya başlayan köy ağaları, siyaset ağaları, tefeciler ve çıkarcı gruplar hemen karşı karalama kampanyasına giriştiler. Olmadık iftarlar attılar ve siyasi güçlerini kullanarak bu güzelim eğitim kurumlarının 1954 yılında kapanmasını sağladılar...
Böylece de bu ülkeye en büyük kötülüğü yaptılar. İsmail Hakkı Tonguç bir dostuna ”Biliyor musun, politikacıların çoğunun bizim çocuklardan ödleri kopuyor, biliyorlar ki bu çocuklar ileride onlar gibileri seçmeyecekler!” demiştir.
Bugün gelinen nokta dogmalara, kör inançlara yeniden dönme ve içi boş bir eğitim sistemiyle içinde yaşadığı çağa ayak uyduramayan bilinçsiz bir güruh yaratmaktır. Eğitim sistemimiz çökmüştür. Aynı zamanda tarikatlara, cemaatlara, dinci gruplara yaranmak, oy devşirmek amacıyla heba edilmiştir.
Türk Milleti ne zaman adam olacaktır? Bilenler varsa; bilmeyenlere anlatsın!...