MİLLİ MÜCADELE YOLCULUĞU VE ATATÜRK

İsveç Atatürkçü Düşünce Derneği ve Demokrasi için Kadın Federasyonu’nun birlikte düzenlediği ve Dr. Naim Babüroğlu’nun konuşmacı olduğu, “Milli Mücadele Yolculuğu ve Atatürk” adlı konferansı başarılı geçti.

MİLLİ MÜCADELE YOLCULUĞU VE ATATÜRK
MİLLİ MÜCADELE YOLCULUĞU VE ATATÜRK Admin
Bu içerik 479 kez okundu.

İSVEÇ POSTASI

Konferansı açılışını yapan İsveç Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Mustafa Sönmez, katılımcılara ve Dr. Naim Babüroğlu’na teşekkür etti. Saygı Duruşu ve Ulusal Marşımızın okunmasının ardından sözü Naim Babüroğlu’na bıraktı.

İletişim ve Strateji uzmanı yazar Dr. Naim Babüroğlu 19 Nian 2025 günü İsveç’in başkenti Stockholm’da Büyük Millet Meclisi’nin Ankara’da 23 Nisan 1920 günü açılışı nedeniyle “Ulusal Egemenlik” bağlamında Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk’ün kurtuluşu yolunda verdiği mücadeleyi; “Milli Mücadele Yolculuğu ve Atatürk” adlı konferansıyla hafızalarımızı tazeledi. Kurtuluştan kuruluşa giden yolda çekilen zorlukları, sıkıntıları slayt görüntüleriyle 1,5 saat  içerisinde anlattı.

Naim Babüroğlu konuşmasına yazdığı şiir kitabından (Avcumda solan Yaprak) bahsederek, “Atatürk” için yazdığı şiiri okuyarak başladı. Şiirde Atatürk’ün yaşamından kesitler vardı. Naim Babüroğlu’na göre O, tarihin kıskandığı liderdi.

Mustafa Kemal 1881 yılında sarı saçlı, mavi gözlü olarak Selanik’te doğdu ama tarih sahnesine ve Türk milletinin huzuruna adımını attığı yer; Çanakkale Savaşları 25 Nisan 1915, Gelibolu yarımadası “Kemalyeri”dir. Çanakkale’de 34 yaşında genç cesur ve gözü kara bir Türk subayıdır. 25 Nisan 1915’te kahraman 57’nci ve 22’nci alaya verdiği şu emir dünya savaş tarihine geçmiştir: “Ben size taaruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek süre içerisinde başka dost kuvvetler yerimizi alabilir.” Bazı çeyrek eğitimliler der ki, “Mustafa Kemal kendi birliğine ölüm emri verdi.” Bunlar çeyrek eğitimli olduğu için anlamazlar. Emirde ne diyor; “Biz ölünceye kadar geçecek zaman içerisinde, siz demiyor.” İşte bu emirle Mustafa Kemal, Gelibolu işgalini ilk kez önler. Aslında dört kez İstanbul’u kurtarır. Tarih sahnesine burada çıkar.

Mustafa Kemal’e sadece dostlar hakkını vermez. Çanakkale muharebelerinde işgalci devlet ve ordularının komutanı olan İngiliz dört yıldızlı orgeneral Hamilton 10 Ağustos 1915 tarihinde Londra’ya gönderdiği mesajda şunları yazar: “Conkbayır’ında Türkler çok iyi bir komutana sahipler. Çok iyi komuta edilen ve yiğitçe dövüşen Türk ordusuna karşı savaşıyoruz.” Evet, Conkbayır’ında çok iyi komutan dediği 34 yaşındaki Albay Mustafa Kemal’dir. Tarih bunu böyle kaydeder.

Babüroğlu devamla, belki çoğunuzun bilmediği ama tarihin ayrıntılarında gizlenen bir gerçek daha vardır. Mustafa Kemal, Çanakkale’de sadece İstanbulu dört kez kurtarmaz. Aynı zamanda 3 200 yıl önce aynı coğrafyada yapılan Troya Savaşı’nın intikamını yani Hektor’un intikamını alır. Troya Savaşı’nda Batıdan gelen orduların istila ordularının komutanı Agemennon’dur. 1915’te Çanakkale Savaşı’nda Gelibolu ve İstanbul’u işgal etmek üzere gelen İngilizlerin en büyük savaş gemilerinden birinin adı da “Agemennon’dur. İşte dünya savaş tarihinde Troya Savaşı’nın intikamını alan 34 yaşında genç komutan olarak yerini alır. Bu muhteşemdir.

Çanakkale Savaşlar’yla genç bir Anafartalar kahramanı olan Mustafa Kemal ile Türk Milleti ve tarih sahnesi tanışır. Aradan yıllar geçer, Mustafa Kemal çeşitli yerlerde görevlendirilir. 1918 yılında Suriye’de 7’nci ordu komutanıdır. 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması’yla Osmanlı Devleti tarih sahnesinden adeta silinir. Mondros Ateşkes Antlaşması nerede imzalanır? Yunanistan’ın Limni adasında Mondros Limanı’nda Agemennon zırhlısında imzalanır. Bu antlaşmayı imzalayan Rauf Orbay ve Osmanlı bir fetih zaferi olarak algılar. İstanbul’a döndüğünde bu anlaşmanın büyük bir başarı olduğunu anlatır. Osmanlı Meclisi, Padişah Vahdettin’in önerisiyle ve oybirliği ile bu anlaşmayı onaylar. 620 yıllık Osmanlı Devleti’nin sonu getiren antlaşma için İstanbul Hükümeti “Hatıra Pulu” bastırır. Fakat, 13 gün sonra İstanbul İşgal edilir.14 kasımda 73 savaş gemisi İstanbul limanındadır.

Mustafa Kemal, Mondros Ateşkes Antlaşmasına karşı çıkar ve ordusu lağvedilerek İstanbul’a çağrılır. İstanbul’a Haydarpaşa garına geldiğinde oldukça üzgündür. Boğaza baktığında 61 savaş gemisi boğazı işgal etmiş ve işgalin şerefine resmi tören geçişi yapıyorlar. Kendi başkentinde bir general sessiz kalır. Karşıya geçmek için bir iki saat bekler. Kartal istim botuyla karşıya geçerken yanında yaveri Cevat Abbas vardır. Yaverinin gözleri yaşlanır, yaşlar akar. Mustafa Kemal de çok üzgündür, hüzünlüdür. Cevat Abbas’a der ki, “Çocuk çocuk, merak etme geldikleri gibi giderler.” 13 Kasım 1918 günü söylediği meşhur sözüdür.

16 Mayıs 1919’a kadar 184 gün (6 ay 4 gün) önce Akaretler’de ve sonra şimdi müze olan Şişli’deki evinde arkadaşlarıyla görüşerek “Kurtuluş Reçetesi”ni hazırlar. Aslında kafasında Anadolu’ya çıkmak vardır. Fakat, ben bir görevle çıksam olur mu diye de düşünmektedir. Anadolu’ya çıkıp “İstiklal Savaşı”nı başlatmak arzusundadır. Bu sırada İngilizler, Osmanlı Devleti’ne bir nota verir. Nota şudur; Samsun ve çevresinde işgalçilere karşı gösteriş, protesto kıvılcımları başlamıştır.İşgalcilerin güvenliği tehlikeye düşmektedir. Bizim güvenliğimizi alın derler. O anda Mustafa Kemal’in talihi açılır, fırsat önüne gelir. Çeşitli nedenlerden dolayı Mustafa Kemal’i görevlendirirler.

Böylece 19 Mayıs 1919 Samsun’a çıkışından üç gün sonra bütün vilayetlere ve valiliklere bir rapor yayınlar. Der ki; “Millet, milli egemenlik esasını kabul etmiştir.ve bunu gerçekleştirmeye çalışacaktır” Bu da nereden çıktı diyebilirsiniz. Çünkü elinde hiçbir yetki yoktur ve padişaha bağlıdır.Ne milli egemenliği. Millete mi kaldı senin bağımsızlığın? Bu ne demek, aslında Cumhuriyetin işaret fişeğini veriyor. Amasya Genelgesi ve genelgede, “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” Böylece “Kurtuluş Savaşı”nın başlangıç temellerinin atılması. Askerlikten istifa ve hakkında idam cezası. Erzurum ve Sivas Kongreleri ve nihayet 23 Nisan 1920 de Büyük Millet Meclisi’nin açılışı izler. Milli ordunun oluşturulması (Kuvayı Milliye), meclis çalışmaları, planlar... Ruslarla görüşmeler, antlaşmalar.. Birinci ve İkinci İnönü Savaşları’nın yarattığı heyecen derken, ordunun Sakarya’nın kuzeyine çekilmesi...

İngilizlerin desteğindeki Yunan Ordusu Polatlı ve Haymana’ya kadar gelir. O zamanki Kral Kostantin, “Ankara’da yarın Türk kahvesi içeceğiz” der. İstanbul’daki ABD elçisine telefon eder, “Sen de gel der” ve anlaşırlar. Fakat, kötü bir sürpriz  Üç Mustafa, Mustafa Kemal Başkomutan, Mustafa İsmet (İnönü) Batı Cephesi Komutanı, Mustafa Fevzi (Çakmak) Genel Kurmay Başkanı ve bakın ki, kaderin tecellisi üçününde ilk adları “Mustafa” ve onların emrinde görev yapan kahraman ordu ve de kahraman Türk kadını, İstiklal Savaşının en önemli birinci kahramanı Türk kadınıdır. Kucağında bebeğiyle kağnılarla cepheye cephane, kucağında yemek taşır. Türk kadınının İstiklal Savaşı’ndaki kahramanlığı ölçülemez. O nedenle Mustafa Kemal, ona hakkını verir ve der ki,“Dünyada hiçbir milletin kadını ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet ettim, diyemez.” Padişah Vahdettin de diğer işgalcilerle anlaşarak Kuvvayı Milliye’ye karşı Kuvayı İnzibatiye ordusunu yollar, Konya’da, Düzce’de Bolu Gerede de isyanlar çıkarır. Ankara’ya yaklaşan Yunan güçlerini bu üç Mustafa durdurur. Sakarya Savaşı karmaşık gibi görülür ama dünya tarihinin en önemli savaşıdır. 1683 yılında İkinci Viyana kuşatması bozgunuyla başlayan Türk çekilmesi ve toprak kaybı devam eder. Osmanlı bunu o tarihten sonra durduramaz. Bu durum Polatlı ve Haymana’ya kadar gelir. 40 yaşında komutan bir Mustafa Kemal Paşa çıkar ve 238 yıllık Türk çekilmesini Polatlı Haymana hattında durdurur.

Sakarya Savaşı’ndan sonra taaruz hazırlıkları başlatılır ve bir yıla yakın sürer. 26 Ağustos’ta başlayan Başkomutan Meydan Savaşı ordumuzun 9 Eylülde İzmir’e girmesiyle son bulur. Ondan sonraki görüşmelerle Trakya’nın kurtarılması ve Lozan Antlaşması’nın 24 Temmuz 1923’te imzalanmasıyla Türk Milleti bağımsızlığını elde eder. Padişahlık kaldırılır. Egemenlik halka geçer. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilir ve devrimlere geçilir.

Dr. Naim Babüroğlu bu arada geçen zaman içinde yaşanan olayları belgeleriyle tek tek anlatarak tarihsel bir perspektif çizdi.

                      Naim Babüroğlu İsveç ADD ve Demokrasi İçin Kadın Federasyonu YK üyeleriyle  

İsveç ADD Demokrasi İçin Kadın Federasyonu Konferans Dr. Naim Babüroğlu Milli Mücadele Yolculuğu ve Atatürk Mustafa Kemal Atatürk
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
BUGÜN 5 ARALIK TÜRK KADININA SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ TANINMASININ 90. YIL DÖNÜMÜ KUTLU OLSUN
BUGÜN 5 ARALIK TÜRK KADININA SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ TANINMASININ 90. YIL DÖNÜMÜ KUTLU OLSUN
ULU ÖNDER GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü VEFATININ 86. YILDÖNÜMÜNDE SAYGIYLA ANIYORUZ
ULU ÖNDER GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü VEFATININ 86. YILDÖNÜMÜNDE SAYGIYLA ANIYORUZ