İSVEÇ POSTASI / DOÇ. DR. ÖMER LÜTFİ TAŞCIOĞLU / E. KUR. ALBAY
Türk kamuoyu bir süredir TBMM’de yaptığı konuşmada, Berlin’de sokak ortasında bir Ermeni terörist tarafından katledilen şehit Talat Paşa’ya katil, Türk milletine soykırımcı diyen DEM Parti Milletvekili George Aslan’ı ve ona ceza uygulatması gerekirken onun yerine İYİ Parti Milletvekili ve Kâtip üye Yasin Öztürk için ceza oylaması yaptıran CHP’li Grup Başkan Vekili Tekin Bingöl’ü tartışıyor. Konunun sağlıklı olarak değerlendirilebilmesi için Ermeni meselesi ve Talat Paşa ile ilgili bazı bilgilerin açıklanmasında yarar görüyorum:
ERMENİ İSYANLARI VE GÖÇ KARARI
Ermeniler Osmanlı Devleti’nde 1545’ten başlayarak değişik tarihlerde çok sayıda isyan çıkartmışlar, Balkan Harbinde Bulgarları, 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbinde Rusları desteklemişlerdir. Birinci Dünya Harbi sırasında ise silahaltındaki Ermeniler Osmanlı Devleti’nden koparılacak parçalar üzerinde Ermenistan kurma hayaliyle silahlarıyla birlikte Türk ordusundan firar ederek düşman ordusu saflarına geçmiş; Osmanlı Devleti’nin topraklarını işgal eden Rusların, İngilizlerin ve Fransızların öncü kuvvetleri olarak Türk ordusuna karşı savaşmıştır. Çeteler kurarak isyan eden sivil Ermeniler ise erkekleri savaşta olan Türk köylerini basarak yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan Türk halkını ağır işkencelerle katletmişlerdir. (1)
Yapılan tüm ikazlara rağmen Ermenilerin düşman ordusunu desteklemeye ve masum sivil halkı katletmeye devam etmeleri üzerine Osmanlı Devleti savaş bölgelerindeki isyancı Ermenilerin Osmanlı toprakları içinde savaş yaşanmayan bölgelere nakledilmesi için sevk ve iskân kararı almıştır. Ancak Osmanlı Devleti bunları sevk ederken demiryolu güzergâhında olanları trenle, demiryolu hattı olmayan ve nehir güzergâhında bulunanları şahtur denilen nehir taşıtlarıyla sevk etmiş, kara yoluyla göç eden her aileye ise birer kağnı tahsis etmiştir. Yolculuk süresince her bir Ermeni’ye yol harcırahı vermiş, Osmanlı askerleri Çanakkale’de açlık koşullarında savaşırken Ermenilere beş ayrı yerde iaşe merkezleri kurarak sıcak yemek çıkarmış, hastalananlar için seyyar hastaneler kurmuştur. (2)
Sevk ve iskân edilen Ermeniler için Osmanlı Devleti’nin her türlü yardım ve desteği sağladığı dönemin ABD ve Alman konsoloslarının, hatta göçe tabi tutulan Ermeni yazarlarının raporlarında kayıtlıdır. (3)
Osmanlı Devleti Ermenilere yeni gittikleri yerlerde hayat kurabilmeleri için tapulu ev, tarıma elverişli arazi, mesleklerinin icrası için ücretsiz alet, sermaye ve tohumluk vermiştir. Ayrıca zorunlu göçe tabi tutulan Ermenilerin devlete ve şahıslara olan borçları ertelenmiş ya da tamamen silinmiş ve suçlu ve zanlılar hakkındaki takibat da ertelenmiştir. (4)
Diğer yandan, DEM milletvekilinin soykırım iddiasını desteklemek için cahilce öne sürdüğü Türk topraklarında yaşayan Hıristiyan sayısındaki azalmanın temel nedeni Türk-Rum ahali mübadelesi ve savaş çıkmadan önce çok sayıda Ermeni’nin savaştan kurtulmak için başka ülkelere kendi istekleriyle göç etmiş olmasıdır. Nitekim, Birinci Dünya Harbi başlamadan önce ve harp sırasında 700 bin Ermeni’nin başka ülkelere göç ettiği bizzat Bogos Nubar Paşa tarafından ifade edilmiştir. Anadolu’da kalan Ermeni sayısının 736 bin kadar olduğu ve bunlardan 95 bininin göçten muaf tutulmak için Müslüman oldukları Ermeni Devlet adamları ve yabancı araştırmacılar tarafından da kabul edilmektedir. (5)
Bugün ABD’de, Kanada’da, Fransa’da, Yunanistan’da, İran’da ve diğer birçok ülkede yaşayan Ermeniler savaş çıkmadan önce kendi istekleri ile göç eden Ermenilerin torunlarıdır. Benzer şekilde Türkiye’de halen 2 milyonun üstünde Ermeni kökenli Türk vatandaşı yaşamaktadır.
Birinci Dünya Harbi sırasında sevk ve iskân edilen Ermenilerin sayısı 438 bin 758 kişidir, bunların yüzde 87’si olan 382 bin 148 kişinin salimen yeni iskân yerlerine vardıkları yabancı konsolosların kendi büyükelçiliklerine, onların da kendi dışişleri bakanlıklarına gönderdikleri raporlarda kayıtlıdır. (6)
Alınan tedbirlere rağmen bazı bölgelerde 9 bin 500 Ermeni eşkıya saldırıları, 30 bin kadar Ermeni ise salgın hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Aynı dönemde Osmanlı ordusunda salgın hastalıklardan ölen asker sayısı 466 bin 759 dur. Sonuç olarak yollarda firar ederek geri dönen 16 bin Ermeni ile birlikte toplam 56 bin 610 Ermeni sevk yerlerine varamamıştır. Ancak Ermeni ölümlerinde Osmanlı Devleti’nin dahlinin olmadığı ve sorumlu tutulamayacağı Cemiyet-il Akvamın Resmî Gazetesinde kayıtlıdır. (7)
Birinci Dünya Harbi sona erdikten sonra Osmanlı Hükûmeti 4 Ocak 1919 tarihinde göçe tabi tutulan Ermenilerden isteyenlerin tekrar eski yerlerine dönmelerine imkân veren bir kararname çıkarmış ve geri dönecek mülteciler için ödenek tahsisi yapmıştır. Geri dönüş kararı Ermeniler tarafından sevinçle karşılanmış ve Verçinlor adlı gazetenin 5 Ağustos 1918 tarihli nüshasında Ermeni halkının Hükûmete ve padişaha müteşekkir oldukları yazılmıştır. Ermeni Patrik Vekili Cevahirciyan Efendi de Sadrazam İzzet Paşa’yı ve diğer devlet erkânını ziyaret ederek alınan karardan dolayı cemaati adına Hükûmete teşekkürlerini sunmuştur. Geri dönen gayrimüslim muhacirlerin cemaatlerine ait kilise, okul ve gayrı menkulleri kendilerine iade edilmiş, zorunlu göçe gönderilmeden önce kendi rızası ile mallarını satanlar dahi istedikleri takdirde aldıkları parayı iade edip mallarını geri alabilmişlerdir. (8)
ERMENİLER TARAFINDAN KATLEDİLEN TÜRKLER
Ermenilerin isyan ederek sivil Müslüman halkı katlettiği dönemde Prof. Dr. Justin McCarthy’nin tespitlerine göre Anadolu’da 1 milyon 189 bin 132, Trans Kafkasya’da ise 413 bin Müslüman Ermeniler tarafından katledilmiştir. (9) Bunlardan 518 bin 105 Türk ve Müslümanın detaylı kayıtları Osmanlı arşiv belgelerinde her bir katil ve maktulün kimlik bilgileri ve katledilme şekilleriyle birlikte mevcuttur. Bu rakamlara Ermeni zulmünden kaçan 1 milyon 604 bin 31 Türk’ten yollarda Ermeniler tarafından katledilen ve yol şartları nedeniyle hayatını kaybeden Türk ve Müslüman eklendiğinde katledilen Türk ve Müslüman sayısı 1 milyon 931 bin 105’e ulaşmaktadır. (10) https://www.researchgate.net/publication/340162370_TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİNDEKİ TARİHSEL GERÇEKLER 3.Basım
Beyaz Sarayın 1981 yılında Boston Ermeni arşivlerinde yaptırdığı incelemelere katılan, ABD Başkanının Hukuk Danışmanı Bruce Fein ise Ermeniler tarafından katledilen Türklerin sayısını 2 milyon-2 milyon 400 bin olarak vermektedir. (11)
Ermeniler 1. Dünya Harbinde katlettikleri 2 milyon Türk ve Müslüman’dan hiç bahsetmezken isyan ve düşmanla iş birliği yapan Ermenilerden hayatını kaybedenlerin sayısını 30’la çarparak 1,5 milyon olarak göstermekte ve ölen Ermeniler nedeniyle Osmanlı Devleti’ni ve özellikle dönemin İç İşleri Bakanı Talat Paşa’yı sorumlu tutmaktadır.
TALAT PAŞA YARGILAMASI
1. Dünya Harbinden sonra Almanya ile iş birliğinde bulunduğu gerekçesiyle suçlanan Talat Paşa, Berlin'de yaşamını sürdürmeye başlamıştır. Ermeni Terör Örgütü Nemesis tarafından Talat Paşa'yı katletmekle görevlendirilen terörist Soghomon Tehliryan 15 Mart 1921'de Berlin'de sokak ortasında Talat Paşa'yı başından vurarak şehit etmiştir. Talat Paşa’nın şehadet haberi Mustafa Kemal Atatürk’e ulaştığında, büyük önder gözyaşlarına hâkim olamamış ve “Vatan büyük bir evladını, inkılap büyük bir teşkilatçısını kaybetti” ifadesini kullanmıştır.
Katil Tehliryan’ın Berlin mahkemesinde yürütülen sözde yargılamasında Tehliryan, ailesinin zorunlu göçe maruz kaldığını ve anne ve babasının göç sırasında ateşli silahla öldürüldüğünü, kız kardeşinin ırzına geçildiğini, annesinin geceleri rüyasına girerek ailesinin intikamını Talat Paşa'dan almasını kendisinden istediğini ve Talat Paşa’yı bu nedenle öldürdüğünü söylemiştir.
Mahkemede olayla hiçbir ilgisi olmayan birçok kişiye katil lehine tanıklık yaptırılırken Talat Paşa'nın eşine ve Türk ordusunda komutanlık yaptığı için göç sürecini çok iyi bilen General Bronsart von Schellendorf'a tanık listesinde oldukları halde tanıklık yaptırılmamış ve katil Tehliryan Alman mahkemesi tarafından beraat ettirilmiştir.
Cinayeti müteakip Tehliryan’ın serbest bırakılması, işlenen cinayetlerin karşılıksız kaldığını gören Ermenileri cesaretlendirmiş ve eski Sadrazam Sait Halim Paşa Roma’da, Teşkilat-ı Mahsusa’nın kurucularından Bahattin Şakir ve eski Trabzon Valisi Cemal Azmi Berlin’de, Cemal Paşa ise Tiflis’te Ermeniler tarafından katledilmiştir.
TBMM, 27 Haziran 1926’da yürürlüğe giren bir kanunla, Ermeniler tarafından şehit edilen Talat Paşa, Cemal Paşa, Bahattin Şakir, Sait Halim Paşa ve yalancı tanık beyanlarıyla yargılanarak idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey’e şehit unvanı vererek ailelerine yardım yapılmasını kararlaştırmıştır. Müteakiben şehitlerin cenazeleri Türkiye’ye getirilerek Şehitliklere defnedilmiştir.
1973'ten günümüze kadar ise 31 Türk diplomatı Ermeni teröristler tarafından katledilmiştir. Ermeniler masum insanları alçakça katletmekle de yetinmemiş ve katillerin heykellerini de dikmeye başlamıştır. Son olarak Ermenistan'da Talat Paşa’nın kesik başını katil Tehliryan’ın ayakları altında gösteren heykeli dikilmiştir.
BABASININ YALANINI OĞLU İTİRAF ETTİ
Talat Paşa cinayetinden 95 yıl sonra San Francisco’da Almanya'nın Süddeutsche Zeitung gazetesine açıklama yapan Tehliryan'ın oğlu babasının bir katil ve yalancı olduğunu, babasının mahkemede verdiği ifadesinin gerçekleri yansıtmadığını, babasının hiç kız kardeşi olmadığını, zorunlu göçe de tabi tutulmadığını, daha savaş çıkmadan önce para kazanmak için Sırbistan'a, oradan da Rusya'ya gittiğini, dolayısıyla Tehliryan'ın annesinin ve babasının zorunlu göç sırasında katledildiğine ilişkin ifadenin de yalan olduğunu açıklamış ve bir katil ve yalancı olan babasının Ermenistan tarafından kahraman olarak kabul edilmesini anlayamadığını belirtmiştir.
GERÇEKLERİ DUYURMAK İÇİN HAZIRLANAN VİDEO
Talat Paşa cinayetinin 100. yıldönümünde Kıbrıs İlim Üniversitesi koordinatörlüğünde Talat Paşa Davası konusunda Prof. Dr. Ata Atun'un, Dr. Maxime Gauin'in ve E. Kur. Alb. Doç. Dr. Ömer Lütfi Taşçıoğlu’nun katılımıyla bir panel düzenlenmiş ve yukarıdaki gerçekler detayları ile açıklanmıştır. https://youtu.be/o5dsZDWZwOc
Bu videonun Berlin'deki mahkeme salonunu Talat Paşa'nın katili yerine cinayetin mağduru olan Talat Paşa'nın ve temsil ettiği Türk Devleti'nin yargılandığı bir tiyatro sahnesine çeviren Almanya'nın o dönemde işlediği hukuk cinayetinin ve günümüzde katili kutsamaya devam eden Ermenistan Devleti ile Ermeni Diasporasının, onları destekleyen ülkelerin ve Talat Paşa’ya katil, Türk milletine ise soykırımcı diyen azınlık kökenli Türk vatandaşlarının ve kendilerini Türk adı ve soyadı ile gizleyen kriptoların seslerini biraz olsun kısmalarına vesile olacağını ümit etmek istiyorum. Tabii biraz olsun utanma duyguları kalmışsa.
MİLLİ EĞİTİMDE ÖĞRETİLMELİ
Ermeni meselesinin tarihçesi Türk eğitim müfredatında öğretilmediğinden gerek yöneticiler gerekse Türk halkı yukarıda belgeleriyle özet olarak verilen gerçeklerden habersizdir ve bilgi eksikliği nedeniyle haksız Ermeni iddialarına karşı gereken savunmayı gereğince yapamamaktadır.
Durum böyle olunca meydan Ermeniler başta olmak üzere azınlıklara ve kendilerini gizleyen kriptolara kalmaktadır. Söz konusu gruplar bu durumdan istifade ederek Türkleri dünyanın en aşağılık fiili olan soykırımla suçlayan asılsız iddialarını TBMM’ne kadar taşıma ve dillendirme cesaretini kendilerinde bulmakta ve maalesef bunlara karşı gereken tepki verilememektedir.
George Aslan’ın iddialarının benzerleri daha önce HDP Milletvekili Garo Paylan tarafından da TBMM’nde dillendirilmiş, Paylan’a ilk konuşmasında gereken cevabın verilmemesi üzerine tarafımdan hazırlanan “Garo Paylan’a cevaplar” adlı bilgi notu TBMM’ndeki milletvekillerinin E Posta adreslerine gönderilmiştir. Söz konusu bilgilendirmeyi müteakip 2017 yılında ikinci kez Meclis kürsüsünden Türkleri soykırımla suçlamaya kalkan Garo Paylan’a milletvekilleri tepki göstermiş ve kendisine 3 kez Meclis oturumuna katılmama cezası verilmiştir.
Ancak milletvekili yeminine aykırı davranan George Aslan’ın Türk milletine ve Talat Paşaya yönelttiği suçlama ve iftiralara karşı TBMM’nin mevcut milletvekillerinden sadece İYİ Parti milletvekilleri Şenol Sunat ile Yasin Öztürk’ün cevap vermesi, diğer partilere mensup milletvekillerinin ise sessiz kalmaları ve oturumu idare eden ve tarafsızlığını yitiren CHP Grup Başkan Vekili Tekin Bingöl’e tepki göstermemeleri, buna karşılık Grup Başkan Vekiline tepki gösteren Yasin Öztürk’e kınama cezası verilmesi için evet oyu kullanmaları Türk diplomasi tarihinde bir ilktir ve TBMM için bir utanç belgesidir.
TBMM’deki milletvekillerinin büyük bölümünün Ermenilerin zorunlu göç öncesi ve sırasında canlarının ve mallarının korunması amacıyla uygulanan ve yukarıda yalnızca bir kısmından bahsedilen tedbirlere ve Türklerin uğradıkları zulümlere rağmen yaşananlara “soykırım” diyen George Arslan’a ve tarafsızlığını yitiren Tekin Bingöl’e tepki göstermemeleri en iyimser değerlendirme ile milletvekillerinin çoğunluğunun tarih bilgisinden yoksun olduklarının göstergesidir.
Sonuç olarak, TBMM çatısı altında Osmanlı Devleti’nin Başbakanlığını ve İçişleri Bakanlığını yapan Şehit Talat Paşayı katillikle, Türk milletini ise soykırımcılıkla suçlayan bir milletvekiline hiçbir cezai müeyyide uygulanmazken, yapılan haksızlığa karşı çıkan milletvekiline kınama cezası verilmiştir.
TBMM’de “Devletin varlığını ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağına” yemin ederek göreve başlayan milletvekillerinden Türk milletine yapılan hakarete karşı sessiz kalanları, ayrıca bu haksızlığa karşı çıkan milletvekiline kınama cezası verilmesi için evet oyu kullananları ve oylamada çekimser kalarak kınama cezasına dolaylı yoldan onay verenleri tarih kaydedecek ve Türk milleti hiçbir zaman unutmayacaktır.
DİPNOTLAR
(1) Ömer Lütfi Taşcıoğlu, Belgelere Göre Türk-Ermeni İlişkilerinde Katliam ve Soykırım İddiaları”, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, 24 Haziran 2014
(2) US Archives NARA 867.4016/193, Copy No: 484
(3) Hikmet Özdemir, Kemal Çiçek, Ömer Turan, Ramazan Çalık, Yusuf Halaçoğlu, Ermeniler: Sürgün ve Göç, Türk Tarih Kurumu yayınları, s. 36-37
(4) Yusuf Halaçoğlu, “Ermeni Tehciri ve Gerçekler (1914-1918)”, (1914-1918)”, Türk Tarih Kurumu Yayınları Sayı 90, Ankara, 2001, s.67-68; BOA Dahiliye Nezareti Şifre Kalemi: No. 54-A/226
(5) Bruce Fein, “Lies, Damn Lies and Armenian Deaths”, Huffpost World, June 4, 2009
(6) US Archives NARA 867.4016/193, Copy No: 484
(7) League of Nations (Cemiyet-i Akvam) Resmî Gazetesi, 21.9.1929
(8) İbrahim Ethem Atnur, “Osmanlı Hükümetleri ve Tehcir Edilen Rum ve Ermenilerin Yeniden İskânı Meselesi”, Atatürk Yolu Dergisi IV, 14 (1994), s. 121-124.
(9) Justin McCarthy, “Ölüm ve Sürgün”, Çeviren: Fatma Sarıkaya, TTK Yayınları, Ankara, 2014, s. 265
(10) Ömer Lütfi Taşcıoğlu, Türk-Ermeni İlişkilerindeki Tarihsel Gerçekler, Nobel Akademik Yayınları, 3. Basım, Ankara, 2019, s.55-62
(11) Fein, agm, Huffpost World, June 4, 2009