CUMHURİYETİMİZİN 102’NCİ YILI KUTLU OLSUN…

“Efendiler! Yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz” diyerek emperyalize karşı sahada verdiği savaşı noktalayan Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Paşa, Türk tarihinde yeni bir sayfa açıyordu. Savaşı bundan böyle politik alanda sürecekti. Bunu “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesi olarak ortaya koyacaktı.

CUMHURİYETİMİZİN 102’NCİ YILI KUTLU OLSUN…
CUMHURİYETİMİZİN 102’NCİ YILI KUTLU OLSUN… Admin
Bu içerik 597 kez okundu.

İSVEÇ POSTASI

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 28 Ekim 1923 gününün akşamı başta Başbakan İsmet İnönü olmak üzere yakın çalışma arkadaşlarını toplayarak; ”Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” dedi. Gecenin geç saatlerine kadar üzerinde çalışılarak maddeler hazırlandı. Cumhuriyetin ilanı sonrası yapılacak hazırlıklar konuşuldu.

Türkiye'de, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesini devlet yönetiminin temeline yerleştiren ve demokrasiyi taçlandıran Cumhuriyet'imizin ilanının üzerinden 102 yıl geçti.

Mustafa Kemal Paşa, Cumhuriyetin ilanından sonra TBMM’de kürsünden şunları söyledi:

"Efendiler; asırlardır haksızlığa ve zulme uğramış olan milletimiz, sahip olduğu yüksek kabiliyetlerin farkına varamamış olanlara son yıllarda büyük bir ders vermiştir.

Türk milleti, kendisinde bulunan değerleri ve yetenekleri, hükümetin yeni adıyla Cumhuriyet ile medeniyet dünyasına çok daha açık biçimde gösterecektir.

Türkiye Cumhuriyeti, dünya devletleri arasında yerini alacak ve eserleriyle bu yere layık olduğunu kanıtlayacaktır.

Arkadaşlar; bu yüksek rejimi yaratan Türk milleti, bundan sonra da kazandığı zaferlerin birkaç misli büyüğünü elde edecektir.

Bana duyduğunuz güvene layık olmak için, sizlerin sevgi ve desteğinizi daima yanımda hissetmem gerekir. Ancak bu sayede, Tanrı'nın yardımıyla, üzerime düşen görevleri en iyi şekilde yerine getirebileceğime inanıyorum.

Milletin sevgisine ve güvenine dayanarak hep birlikte ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır."

Milli Mücadele'nin zaferle sonuçlanmasının ardından, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yeni Türk devleti çağdaşlaşma ve demokrasi yönünde emin adımlarla ilerledi. O’nun ölümünden sonra devrimler ve cumhuriyet kazanımları yavaş yavaş ortadan kaldırılmaya başlandı ve bu günlere geldik. Bu durumdan çıkış yolları aramak ve bulmak zorundayız. Aksi takdirde Cumhuriyeti’mizi kaybedebiliriz.

Osmanlı İmparatorluğu 1600’lü yıllardan itibaren adım adım gücünü yitirmiş, gerileme devrine girmişti. Artık toprak kazanamıyor, eldeki toprakları korumaya çalışıyordu. Medrese adı altındaki gerici eğitim yuvalarında safsata üretiyordu. Devlet yozlaşmaya doğru hızla adımlarla ilerliyordu.

Aynı çağda ve zamanda batılı devletler bilimde, teknikte ve üretim alanlarında gerçekleştirdiği atılımlara adım adım sanayi devrimini yapmış, pazar bulma, sömürge ülkeler ele geçirme amacıyla birbirleriyle kıyasıya bir rekabet içerisine girmişti.

Böylece aradan 200 yıl geçti. Osmanlı da değişen bir şey yoktu. 19’uncu yüzyıl çöküşe girdiğini gösteriyordu. Batı artık Osmanlı’yı “Hasta adam” gözüyle değerlendiriyor, aralarında gizli paylaşım antlaşmaları yapılıyordu. Osmanlı’nın hazinesi tamtakır bir hale gelmiş, borç peşine düşmüştü. Bunun tek nedeni batıdaki gelişen bilimin ilerleyişine göz kapamaktı. Batnın bilim alanında ilerleyişi sanki Osmanlı’nın ve dolaysıya mederese yobazlarının gözünü kör etmişti.

1830’lardan sonra başlayan değişim hamleleri pek yeterli değildi. 1854 yılında ”Kırım Savaşı” nedeniyle İngiltere’den büyük miktarda bir borç alındı. İngiltere’ye büyük çaplı ödünler verildi. 1860’dan sonra az çok ve yavaş yavaş uyanmayan başlayan Osmanlı aydını bu kezde üzerindeki baskıyla birşey yapamaz duruma düşmüştü. Anlaşmalı olarak tahta oturan II. Abdülhamit, 1876 yılında “Meşrutiyeti” kabul ederek İlk “Osmanlı Anayasa”sına onay vermişti. 1877/78 Osmanlı - Rus harbi bahane edilerek anayasa yürürlükten kaldırıldı. Kıbrıs adası para karşılığında İngiltere’ye verildi. Bu tarihten itibaren II. Abdülhamit tam bir istibdat yönetime geçti. Aydınlar ülkeden kaçmaya, kaçamayanlar zindanlara koyuldu ve kimileri de zindanlarda boğularak öldürüldü.

Bu durumdaki Osmanlı’nın yapacak birşeyi kalmamıştı. Borçlarını ödeyemiyor ve başına 1881 yılında “Düyunu Umumiye” adıyla borç veren ülkelerin kurduğu kuruma vergileri toplama yetkisi veriyordu. Osmanlı’yı artık yabancı elçilerin silindir şapkaları yönetiyordu.

1909 İkinci Meşrutiyet ve İttihat Terakki’nin iktidara ortak olması durumu değiştirmedi. Osmanlı bu koşullarda Birinci Dünya Savaşı’na Almanların yanında katılmakla kurtulacağını düşündü ama, tam tersi oldu. Büyük savaştan yenilerek çıktı ve parçalanarak, işgal edildi.

İşte bu aşamada “Mavi Gözlü, Sarı Saçlı Dev” ortaya çıktı. Bu dev, Gazi Mustafa Kemal Paşaydı. Halkına ve askerlerine, “Ya İstiklal Ya Ölüm” sloganıyla emperyalizmin güçlerinin karşısına dimdik ayakta, gögsünü gerek karşı çıktı. 19 Mayıs 1919’dan 9 Eylül 1922’ye kadar süren uzun soluklu var ya da yok olma anlamına gelen “Kurtuluş Savaşı”nı verdi. Bu savaştan utkuyla çıkarak, ülkeyi emperyalizmin çizmelerinden kurtardı.

Önce 11 Ekim 1922’de “Mudanya Mütarekesi” ve arkasından 24 Temmuz 1923’te “Lozan Barış Antlaşması”nı başarıyla sonuçlandırarak ülkenin bağımsızlığını sağladı.

Bütün bu çalışmaların bir neticesi olmalıydı. Ankara’daki Büyük Millet Meclisi sert tartışmalara sahne oluyor. Kimse ağzına yeni ülkenin rejiminin “Cumhuriyet” olması gerektiğini söyleyemiyor ama, bir tek kişi bunun böyle olacağını biliyordu. Gazi Paşa, daha Kurtuluş Savaşı’na başlamadan önce Mazhar Müfit Kansu’ya, zaferden sonra ülke yönetiminin “Cumhuriyet” olacağını dikte ettiriyordu. Çünkü, zafere ulaşılacağına kendisini indırmıştı. Bu inanç ona zaferi (utku) getirdi. Atatürk’ün Cumhuriyeti ilan edeceğini ve ona karşı çıkan çok yakın silah arkadaşları, “Biz olsaydık bu savaşı kazanamazdık, Biz olmasak da Mustafa Kemal bu savaşı kazanırdı” demek durumunda kalarak hatıralarına yazacaklardı.

Gazi Mustafa Kemal Paşa, meclisteki tartışmalara son vermek amacıyla noktayı koyacaktı. 28 Ekim akşamı yakın kurmaylarını toplayarak, “Efendiler! Yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz” diyecekti. Bunu da tüm karşı olanlara karşı gönülden gerçekleştirerek, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini attı. Devrimlerini büyük bir şevkle gerçekleştirdi.

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI’MIZIN 102’Cİ YILI KUTLU OLSUN...

“NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE...”

YAŞASIN CUMHURİYET!..

#Türkiye Cumhuriyeti #Cumhuriyetin 102.yılı #Mustafa Kemal Atatürk
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
BUGÜN 5 ARALIK TÜRK KADININA SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ TANINMASININ 90. YIL DÖNÜMÜ KUTLU OLSUN
BUGÜN 5 ARALIK TÜRK KADININA SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ TANINMASININ 90. YIL DÖNÜMÜ KUTLU OLSUN
ULU ÖNDER GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü VEFATININ 86. YILDÖNÜMÜNDE SAYGIYLA ANIYORUZ
ULU ÖNDER GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü VEFATININ 86. YILDÖNÜMÜNDE SAYGIYLA ANIYORUZ