İSVEÇ POSTASI
Demokrası İçin Kadınlar Federasyonu toplumda artan erkek şiddetine yönelik yazar ve panelist İngegerd Smedensjö’yü davet ederek yazdığı kitabı “Kadına Karşı Erkek Şiddeti” üzerine Federasyon Başkanı Macide Akay ile bir söyleşi gerçekleştirdi.
Yazar ve panelist İngegerd Smedensjö
Yazar ve panelist İngegerd Smedensjö, Macide Akay’ın kitabı üzerinden yönelttiği soruları yanıtlayarak, toplumda erkek şiddetine karşı gerekli tepkilerin gösterilmediğini ve dolaysıyla bundan kadınlar ve çocukların fazlasıyla etkilendiğini ve de yaşamlarını zora soktuğunu söyledi.
Genellikle şiddetin yakın aile çevresinde sanılanın üzerinde olduğunu belirterek; “Susmanın bir anlamı yok. Siz susutukça şiddetin boyutu artar ve ölüme kadar gider. Bu durumda yapılacak şey hemen zaman geçirmeksizin polise durumu bildirmektir” dedi.
İngegerd Smedensjö kitabından bölümler okudu
Smedensjö, polis kurumlarının yavaş işleyişinden ve bazı yanlış değerlendirmelerinden de yakındı. Hiçbir şeyin “dört dörtlük olmadığını “ söyledi. Basına yansıyan haberlerde ve konunun uzmanı kişilerce yapılan değerlendirmelerden kolaylıkla anlaşılabileceğini ifade etti. Erkek şiddetin kaynağında ailenin de küçümsenemeyecek bir rolü olduğunu ve çocukların yanlış yetiştirimesinde ve terbiyesinde katkı payı olduğunu ileri sürdü. Bu nedenle aileler, çocuklarını şiddet duygusunda uzak ve şiddete karşı yetiştirmelerinin önemine değindi.
Kitapta şiddete maruz kalmış kadınlarla yapılan söyleşiler yer alıyor. Söyleşiye katılan kadınlar başlarından geçen olayları ve uğradıkları şiddeti ve sonrasını açık yüreklikle anlatıyorlar. Örneğin bir kadın, “Metroda oturuyorum. Yüzüm morarmış, vücudum ağrıyor. Ama en çok canımı yakan, göz kapaklarımın ardında yanan utanç gözyaşları. Neden şimdi? Nasıl onun gibi olabilirdim ki? Şiddete uğrayan kadınlara dair önyargılarımla mücadele ediyorum.”
20’li yaşlardaki Anton kız arkadaşına; “Önce senin kuzenini, sonra anneni ve sen kendin benim seni nasıl bir saçma tüfeğiyle mi ya da tabanca mermisi ile öldüreceğimi seçebilirsin” diyor. Kitapta Anton şöyle tanımlanıyor: “20’li yaşlarda genç bir delikanlı, çevresinde neşeli ve eğlenceli ve çok arkadaşlı olmasıyla tanınıyor. O, mesleğinde başarılı olan ve popüler bir televizyon programına katılımıyla takdir toplayan bir kişidir. Fakat, Anton aynı zamanda kız arkadaşı Julia'yı ağır istismara, düzenli cezalara, ölüm tehditlerine, vahşi dayaklara ve acımasız tecavüzlere maruz bırakan bir kişidir. Julia kimdir? Julia, dışa dönük ve ileri görüşlü bir kızdır; ancak güvenli bir çocukluk geçirmiş, iyi bir aileye ve birçok yakın arkadaşa sahiptir ve İsveç'in en ayrıcalıklı belediyelerinden birinde yaşamaktadır.”
Julia bu kişiliğiyle Anton’un kendisine uyguladığı şiddetten kendisini kurtaramamaktadır. Toplumda şiddetin sınıfsal bir konum taşımadığını, toplumun her kesiminde böyle ya da şöyle var olduğunu göstermektedir. Toplumdaki şiddeti aşmanın yolunun toplumun göstereceği tepkiler ve yetkili kurumların alacağı kararlar ve mahkemelerin vereceği cezaların önleyici bir tedbir olabileceği vurgulandı.
Kitap on bölümden oluşuyor ve şiddetin her boyutu canlı tanıklarıyla ele alınıyor. Olaylar enine boyuna irdeleniyor. Şiddet küresel bir bakış açısıyla ele alındığı zaman tüm dünyada var olduğu görülüyor. Erkeklerin kadınlara yönelik şiddeti, ülkeler, kültürler, dinler ve sosyal sınıflar arasında yaygın bir küresel sorundur. Toplumdaki şiddetin büyük çoğunluğu erkekler tarafından uygulanmakta ve kadınların yaşamaya zorlandıkları, kadınlara yönelik gizli (doğal) bir şiddet bulunmaktadır.
Yazar İngegerd Smedensjö söyleşinin arkasından kitaplarını imzaladı.
Federasyon Başkanı Macide Akay yazar İngederd Smedensjö'ye teşekkür ederek çiçek ve hediye verdi
Düzenlenen programa katılan dinleyicilerden bir grup yazarla birlikte
