İSVEÇ POSTASI
Eşsiz büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk sırasıyla gerçekleştirdiği devrimlerine 1932 yılında “Dil Devrimi’ni de ekledi. Türkler İslamı kabul ettikten sonra Türkçe hızlı bir biçimde büyük ölçüde hem Arapça’nın hem de Farsça’nın saldırısına uğradı. Türkçe sözcükler hızla kaybolarak yerine bu dillerin sözcükleri kullanılmaya başladı.
Kaşgarlı Mahmud 1069 yılında Bağdat’ta tamamladığı Türk Dilleri Sözlüğü (Divanu Lugat’it Türk)’nün adlı yapıtında önsözünde buna şiddetle karşı çıkarak, ”Türkçe Arapçadan aşağı bir dil değildir. Araplar Türkçe öğrensin” dedi.
Karamanoğlu Mehmet Bey de 13 Mayıs 1277 yılında yayınladığı bir fermanla; ”Şimden gerü hiç gimesne divanda, dergâhda, bergâhda, mecliste, meydanda ve dahi her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye” diyerek Türkçenin ulus için önemini ortaya koydu. 16. Yüzyıl başlarında Safevi Devleti’nin ilk kurucusu ve hükümdarı olan Şah İsmail, O dönemin güzel Türkçesiyle Şah Hatayi mahlasıyla şiirler yazıyordu.Osmanlı daha da ileri giderek 15.yüzyılda Osmanlıca adıyla yapay bir dil yaratarak Arapçaya yasallık kazandırdı. Cezasını da yok olarak çekti.
Büyük Önder eşssiz kumandan ve devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk, dilin ulus olmaktaki önemini şu sözlerle pekiştirdi:
“Ulusal duygu ile dil arasında bağ çok kuvvetlidir. Dilin ulusal ve zengin olması, ulusal duyguların gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil bilinçle işlensin.
Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk Ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.”
1932 yılının Temmuz ayında kurulan Türk Dili Tetkik Cemiyeti (daha sonra Türk Dil Kurumu adını alacak)’ni kurarak çalışmalarına başladı. 26 Eylül 1932 yılındaki büyük kurultayda esaslar belirlenerek bugün ”Dil Bayramı” olarak kutlanmaya başlandı.