Ülkemizde her geçen gün hukukun bitirildiğine canlı örneklerle tanık olmaktayız. Siyasi iktidarın tam bir sivil diktatörlük uygulamaya başladığı görülmektedir. Bu diktatörlük, yıllardan beri uyguladıkları, yaptıkları sivil darbenin sonucudur. Yaşananlar karşısında artık toplumun hukuk hukuk diye tepinmeye başladığı zamanlardan geçiyoruz.
30 Ağustos 2024 günü Kara Harp Okulu’nun mezuniyet töreninden sonra yeni teğmenlerin kılıçlı yemin törenindeki “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü korumak için ant içmeleri sonrasındaki gelişmeler ürkütücüdür. Yeni teğmenler için, Milli Savunma Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun 20/1-c maddesi gereğince Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarına zarar verme gerekçesiyle ‘silahlı kuvvetlerden ayırma cezası’ istemli disiplin süreci başlatılmıştır. Yeni teğmenlerin Türk Silahlı Kuvvetleri’nden kesin ihraç talebi kabul edilemez. Buna karşı bazı kentlerde protesto gösterileri yapıldı ama hukukun olmadığı bir ortamda zaten verilecek cezalar tek adamın istemiyle sonuçlanmaktadır. Sonucu hep birlikte göreceğiz.
Genç teğmenlerin ordudan atılması gündeme getirilirken, yemini ettiren Kara Harp Okulu dönem birincisi Teğmen Ebru Eroğlu’na sosyal medya üzerinden küfürler savurarak hakaret eden kişi için sessiz kalınmaktadır. Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı’nın makam arabasıyla gittiği bir tarikat evinde, askeri üniforması üzerinde giydiği takke ve cübbe ile çekilmiş fotoğrafları basına yansıyınca, hakkında soruşturma açılmış ama herhangi bir ceza verilmeden 30 Ağustos 2021 tarihinde emekli olması sağlanmıştı.
Yeni teğmenlere yapılan disiplinsizlik suçlamasının esası, “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sözüdür. Türk ulusuna mal olan bu söz, büyük liderimiz Atatürk’ün izinde gitmektir, yolunda yürümektir, ilke ve devrimlerine sahip çıkmaktır. Mustafa Kemal’in Askeriyiz demek, emperyalizme karşı çıkmaktır, tam bağımsızlığı savunmaktır. Mustafa Kemal’in Askerleriyiz sözünden rahatsızlık duyanlar açıkça emperyalizmin maşalarıdır; etnikçi, mezhepçi, bölücü, dinci, numaracı cumhuriyetçi ve liberal cephede bulunanlardır.
Dünyanın hiçbir yerinde, ülkenin kurucusuna bağlılığını dile getiren insanlar cezalandırılamaz. Ulusal Kurtuluş Savaşımızdan zaferle çıkan başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’e saygı ve bağlılık bildirmek ceza değil, takdir edilmesi gereken bir temel görevdir. Mustafa Kemal’in askeri olmak suç değil, her vatansever için gururdur, onurdur.
Ülkemizin yüz akı olan kişilerinden Nasuh Mahruki, 12 Kasım tarihinde sosyal medyada seçim güvenliği ile ilgili, elektronik seçim için hazırlık yapan Yüksek Seçim Kurulu’nu da eleştiren iki ayrı paylaşım yapmıştı. Üstelik bunlar herkesin bildiği, konuştuğu bilgilerdir. Ama hukukun olmadığı yerde ‘yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ ve ‘yargı organlarını alenen aşağılama’ ile suçlanan Nasuh Mahruki, 20 Kasım Çarşamba günü tutuklanarak ceza evine gönderildi. Hukuku yok eden siyasi iktidar, topluma korku salmaya devam etmektedir.
Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 173 ülke arasında 148. ülke olan Türkiye, Seçim Dürüstlüğü Endeksinde ise 165 ülke arasında 123. ülke olmuştur. İşte siyasi iktidarın ülkemizi getirdiği yer ve konum bu şekildedir; buna da ‘ileri demokrasi’ adını vermektedirler.
Ordudan atılmak istenen yeni teğmenler de, tutuklanan Nasuh Mahruki de ülkemizin gurur kaynaklarıdır. Hukuk için, adalet için, laik ve demokratik Türkiye için hep birlikte örgütlü demokratik eylemler yapmalıyız. Unutmayalım başka Türkiye yok.
Bu yazı "azimvekarar.net" internet sayfasında da yayınlanmaktadır.