MÜCADELEYE DEVAM
Suay Karaman

MÜCADELEYE DEVAM

Bu içerik 749 kez okundu.

7 Haziran 2015 seçiminin üzerinden 146 gün geçtikten sonra yapılan 1 Kasım 2015 seçiminde AKP oyunu %9 arttırarak, yeniden tek başına iktidar olmayı sağladı. Öyle ya da böyle, hileli ya da hilesiz, bu kadar sessiz ve etkisiz bir muhalefetin olduğu yerde, beş ay önce çöken AKP, yeni bir zafer kazanmıştır.

 

7 Haziran’da sandıkta AKP’yi iktidardan düşüren halk, muhalefete birlik olma mesajı vermişti. Ancak hepsi ayrı bir projenin ürünü olan muhalefet partilerinin basiretsizliği sonucunda kazanılan büyük fırsat kaçırıldı ve iktidar AKP’ye bir kez daha sunuldu.

 

13 yıldır ülkemizin getirildiği durum karşısında, AKP’nin yeniden iktidar olması herkesi şaşırtmıştır ve umutsuzluğa kapılmalarına neden olmuştur. Çünkü seçimden hemen sonra başlayan “başkanlığı al, özerkliği ver” pazarlığı, toplumun kandırıldığının çok açık göstergesidir. Seçim sonuçları, AKP ile HDP’nin işbirliği yaparak anayasa değişikliğine gideceklerini göstermektedir. Böyle bir anayasa değişikliğine yeni CHP’den genel başkan tercihleriyle seçilmiş milletvekillerinden bazılarının da destek olacağı bellidir.

 

Seçim sürecinde birbirleriyle kıyasıya savaşan AKP ve HDP, yeni bir anayasa konusunda aynı hedefe kilitlenmişlerdir. Yeni anayasada başkanlık karşılığında özerk bölgelerin yer alacağı kesindir. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi 2. Dairesi, 18 Mart 2014 tarihli kararında, Türkiye'de her zaman af çıkmasına karşın, terör konusunda af çıkmadığını, Öcalan'ın ölene kadar cezaevinde yatacak olmasının doğru olmadığını, bu nedenle mutlaka koşullu salıverilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Ayrıca müebbet hapis cezasının uygulanmasından sonra yirmi beş yılı geçmeyecek bir gözden geçirmeyi güvence altına alan özel bir mekanizma kurulmasına destek vermektedir. Buna göre 2024 yılında serbest kalması gündeme gelen terörist başı Öcalan’ın, 2016 yılı içinde serbest kalması ve HDP’de eş başkan olması gerçekleştirilecektir.

 

Batı ülkelerinde bırakın seçim kaybetmeyi, partisini konulan hedeflere ulaştıramayan, oy kaybeden ya da partisinin oyunu yeterince arttıramayan yöneticiler hemen istifa etmektedirler. Bizim parti yöneticileri ise, her durumda başarılı olduklarını söyleyerek, koltuklarına sıkı sıkı yapışmaktadırlar. Eğer parti genel başkanları ayrılma kararı alsalar bile, yakın çevreleri, genel başkanı görevde tutmak için seferber olmaktadırlar. Böylece partide çekişme ve kavgalar başlamakta, yeni genel başkanlık için başlatılan çekişme partiye zarar vermektedir hatta bölünmeyle bile sonuçlanabilmektedir. Ama bütün bunlar sistemden nemalanmak isteyenler için hiç önemli değildir. Partiyi “biz” ilkesiyle ve ülke yararına yönetemeyenler için, her seçim yenilgidir, ancak onlar için önemli olan konumlarını korumalarıdır.

 

13 yıldır kendisinde herşeyi yapabilme gücünü gören bir iktidarla mücadele ediyoruz ve mücadelemize hiç ara vermeden devam edeceğiz. 7 Haziran’da iktidarın seçimle yıkılacağını bir kez gördük ve eğer bilinçli olabilirsek bir kez daha başarabiliriz. Muhalefet partilerinin genel başkanları ve yöneticilerinin hepsi yenilenmelidir. Toplumun güven duyduğu ve birikimli isimler yerlerine gelmelidir. Böylece esaslı ve kararlı bir mücadele sonucunda, AKP iktidarından kurtulmak mümkün olabilecektir.

 

Köy enstitülerinin kurucularından İsmail Hakkı Tonguç’un, çok partili demokrasinin ilk zamanlarında, 1952 yılında yaptığı değerlendirme çok önemlidir: “Demokrasinin iki çeşidi vardır. Biri zor ve gerçek olanı, öbürü de kolayı, oyun olanı. Topraksızı topraklandırmadan, işçinin durumunu sağlama bağlamadan, halkı esaslı bir eğitimden geçirmeden olmaz birincisi, köklü değişiklikler ister. Bu zor demokrasidir ama gerçek demokrasidir. İkincisi kâğıt ve sandık demokrasisidir. Okuma yazma bilsin bilmesin; toprağı, işi olsun olmasın, demagojiyle serseme çevrilen halk, bir sandığa elindeki kâğıdı atar. Böylece kendi kendini yönetmiş sayılır. Bu, oyundur, kolaydır. Amerika, bu demokrasiyi yayıyor işte. Biz de demokrasinin kolayını seçtik. Çok şeyler göreceğiz daha...”

 

İsmail Hakkı Tonguç’un bu söyleminin üzerinden 63 yıl geçmesine karşın, ülkemizde halen ‘kağıt ve sandık demokrasisi’ sürdürülmektedir. Şimdilik değişen hiçbir şey yok ama umutlarımız hep var ve hep canlı. Hep mücadele yapacağız ve sonunda aydınlık kazanacak…
 

Bu yazı İlk Kurşun Gazetesinde de yayınlanmaktadır.

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ 519 BİN TÜRK’ÜN ACI ÖYKÜSÜ
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ 519 BİN TÜRK’ÜN ACI ÖYKÜSÜ