SUAY KARAMAN
2012 yılından bu yana 11 Ekim, kız çocuklarının eğitim ve sosyal hayattan geri bırakılmasına, erken evlendirilmelerine karşı mücadele günü. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü de var ama bu günler sadece isimleriyle yaşıyor.
Biz ülke olarak bu günlerin neresindeyiz? AKP iktidarı ile birlikte kadınlara yönelik şiddet sürekli artmaktadır. Bu şiddet kadın cinayetlerinde de %1700 oranında artışa neden olmuştur. 2002 ile 2015 yılları arasında 150 binin üzerinde kadın cinsel saldırıdan mağdur olmuş ve altı binden fazla kadın öldürülmüştür.
Her gün yazılı ve görsel basında, kadına yönelik cinsel taciz ve öldürme olaylarını görmekteyiz. Kadınların özgürlüğünü ve namusunu kılık kıyafete indirgeyen siyasi iktidar, ürkütücü boyutlara ulaşarak dövülen, tecavüze uğrayan, yaralanan, sakat bırakılan, öldürülen kadınların sorunları ve Ensar Vakfı gibi tarikat uzantılarının cinsel sapkınlıkları için sadece boş söylemler üretmektedir.
Birleşmiş Milletler tarafından yapılan araştırmaya göre Türkiye, şiddet gören kadınlar sıralamasında 86 ülke arasında 75. sırada, Dünya Ekonomik Forumu Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporuna göre ise kadın-erkek eşitliğinde 135 ülke arasında 121. sıradadır.
Siyasi iktidar, laik cumhuriyetin değerlerinden uzaklaştıkça, kızın da, kadının da mağduriyetinin arttığı görülmektedir. Bu mağduriyetin önlenmesinde aydın düşünceli erkeklere çok büyük görev düşmektedir. Çünkü kadın sevgidir, dostluktur, emektir. Kadın toplumun ışığıdır, toplumu aydınlatır ve ilerlemesine öncülük eder. Yaşamın akıl ve bilime uygun olarak düzenlendiği çağdaş bir toplum mücadelesinde kadınlarımıza ve erkeklerimize büyük sorumluluklar düşmektedir.