İSVEÇ POSTASI
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir ilkin başlangıcı oldu. Kadınlar işyaşamındaki koşullarını ve üzerlerindeki sömürü düzenini yıkmak için mücadeleye giriştiler. Bu yolda çok fazla bedel ödediler, direndiler ve kazandılar. Bugün Asya toplumlarında işyaşamındaki kadınların bundan 161 yıl önceki durumdan bir farkları yok… 8 Mart Dünya Emekçi Kadınları diğer hemcinslerini kurtaramadılar, özgürleştiremediler. Bu bağlamda ”kadının işyaşamındaki durumu” tüm insanlığın birincil mücadelesi olmalıdır.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir tesadüfün eseri değildir. Yıllardır ezilen, horlanan, sömürülen kadınların bir isyanıdır. Bu isyan 8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi kadınlar daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.
Bu ve ondan sonra gelişen olaylar sonucunda durum 1’inci Enternasyonal toplantısında ve nihayet 26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2’nci Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) ele alındı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Martın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
Bugün zaman zaman yasaklansa da (2’nci Dünya Savaşı) daha sonra özellikle de 1960 sonrası coşkulu bir biçimde kutlanmaya başladı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Martın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kabul etti. Ne yazık ki, Birleşmiş Milletler’in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York’ta ölen işçilerin anısına yapıldığının yazılmamıştır.
Türkiye'de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlandı.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti’mizi kurduktan sonra kadınlara tanıdığı haklar ve söylediği sözler kadınlarımızın çağdaşlaşmasında, işyaşamına girmesinde önemli bir rol oynadı. Atatürk: “Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır. ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.”
KADINLARA YÖNELİK BAZI SÖZLER
Bernard Shaw, “Kadınların siyasal güçleri yoktur sözde; oysa akıllı kadınlar, aptal kocalarını hiç güçlük çekmeden parlamentoya sokar, hatta bakan koltuklarına oturturlar.”
Mustafa Kemal Atatürk, “Yeryüzünde gördüğümüz her şey, kadının eseridir.”
Virginia Woolf, “Bir kadın olarak kentim yok. Bir kadın olarak kentim tüm dünya..”
Robin Williams, “Dünyayı kadınlar yönetiyor olsaydı hiç savaş yaşanmazdı ancak 28 günde bir derin müzakereler yaşanırdı.”