İSVEÇ POSTASI
İsveç’e özellikle 1960 sonrası gelen göçmen aileler çocuklarının yeterince İsveç bürokasisi içerisinde yerlerini alamadıklarından yakınıyorlar. Bu konu ilişkin yapılan araştırmaların yetersiz olması da olayın boyutunu açıklamaya yetecek ipuçları vermiyor. Bu konuda ciddi araştırmalara gereksinim duyuluyor.
İsveç Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı ve eğitimci olan Mustafa Sönmez, ”Göçmen aile çocuklarının eğitimin tüm aşamalarından geçerek yaşama atıldıklarını söylemek zor. Bu konuda ciddi sıkıntılar var. Aileler gelecekte ortaya çıkacak iş bulma sıkıntısını da göz önünde bulundurarak çocuklarının yüksek eğitimi tamamlamalarını istiyorlar. Buna da çocuklarını zorluyorlar ama kararı veren çocuklar olduğu için bu her zaman olanaklı olmuyor. Bir de şurası unutulmamalıdır ki, çocuklara okuyun demekle iş bitmiyor. Aileler çocukları için her türlü zemini hazırlamak durumundadırlar. Çocuk doğar doğmaz hemen yatırıma başlamalılar. Çocukları okumaya ve eğitime yöneltecek kitap okuma, bellek oyunları, çevre gezileri, sinema ve güzel sanat alanlarında ellerinden gelen herşeyi yapmalıdırlar. Çocukların eline telefon ya da el bilgisayarları tutuşturmak onları bilinçli kılmıyor. Örneğin Türk çocuklarının büyük çoğunluğunda kitap okuma alışkanlığı ve zevki yoktur. Ders kitaplarını bile zorlamayla okumaktadırlar.
Biz eğitimciler olarak bize düşün kısmını yapmaya çalışıyoruz ama, temel olmayınca başarı sağlanamıyor. Biz kendilerini bekleyen gelecekte karşılaşacakları durumları açıklamaya, anlatmaya çalşıyoruz. Fakat bu da yeterli olmuyor. Bir de şu durum her zaman göz önünde bulundurulmalıdır ki, aileler çocuklarını daha çok din eksenli eğitmeye çalışıyor ama diğer tarafı unutuyorlar. Çocuğa yapılacak ciddi yatırım onun geleceğine yatırımdır. Dolaysıyla topluma, insanlığa yapılan yatırımdır.” dedi.
Stockholm Üniversitesi Öğrenci Bölüm Başkanı Per Antonsson, yabancı asıllı ailelerin çocuklarının eğitimin kendileri için prestij ve gurur meselesi yaptıklarını bu nedenle de çocuklarına eğitimde baskı uyguladıklarını söyledi. Yabancı asıllı gençlerin ailelerin baskısı nedeniyle yalan söylediklerini iddia eden Antonsson, "Gençler bazı derslerde başarısız olmalarına rağmen çok başarılı olduklarını bir üst sınıfa geçtiklerini söylüyorlar" dedi.
Bir başka öğretim üyesi Jacop Torstenson ise, "Bazı gençlerin doktor olamayacağını hemşire olabileceğini söylediğimizde bize kızıyor, ayırımcılık yaptığımızı söylüyorlar. Oysaki biz onların eğitimdeki başarılarına göre konuşuyoruz" ifadelerini kullandı.