“GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE”
Suay Karaman

“GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE”

Bu içerik 806 kez okundu.

17 Eylül 1994 tarihinde “bütün okullar imam hatip yapılacak” diyen Tayyip Erdoğan, dikensiz gül bahçesinde bu isteğini gerçekleştirmektedir. İstanbul’daki genel bir lisenin, imam hatip lisesine dönüştürülmesi mutluluğuna tanıklık etmek için, 28 Eylül 2015 tarihinde yeni eğitim öğretim yılının açılış törenine Tayyip Erdoğan da katıldı.

 

Anayasasında laik devlet tanımı yapılan ülkemizde, yeni eğitim öğretim yılının açılışı kuran okunarak yapıldı. 8 Ocak 1996 tarihinde “ben belediye meclisinin dua ile açılmasından yanayım” diyen Tayyip Erdoğan, şimdilik eğitim öğretim yılının açılışını kuran okutarak yaptırdı. Parlamentodaki bütün siyasi partiler dini kullandığı için, yakında el birliğiyle TBMM’yi de kuran okutarak açmaya soyunurlar.

 

Yeni eğitim öğretim yılının açılış töreninde yaptığı konuşmada kendisinin de mezun olduğu imam hatip liselerinin önemine değinen Tayyip Erdoğan, eğitim sisteminden ve yeni nesilden beklentisini şu sözlerle açıkladı: “Müslümanların kendi ölüsünü kendisi yıkayabilecek kabiliyete erişmesi gerekir, işin aslı budur yoksa ölüler ortada kalır.” Ölünün nasıl yıkanacağını, kime ve ne zaman öğretirler bilinmez ancak dirinin nasıl soyulduğunu 13 yıldır siyasi iktidar örnekleriyle göstermektedir. Artık 17 - 25 Aralık arası ülkemizde “Yolsuzluk Haftası” olarak adlandırılmaktadır. Evden çıkan para sayma makineleri ve ayakkabı kutuları ile “Bilal” söylemleri belleklerdedir.

 

Yaratılan muhalefet boşluğu ve aydın aymazlığı gibi nedenlerle laik ve demokratik sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, alıştıra alıştıra İslami bir cumhuriyete doğru dönüştürülmektedir. Laiklikten her sapış, bu dönüştürme projesinin bir parçasıdır.  25 Eylül 2015 tarihinde Köln’de düzenlenen basın toplantısında yurt dışında seçim güvenliği için, her sandığın başında din görevlilerinin olmasını isteyen ana muhalefet partisi genel başkanı da, bu dönüştürme projesi aşamasının gizli ortaklarındandır.

 

Laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından da onaylanan siyasi iktidar, yıllardır sivil darbe yapmaktadır. Yaptıkları sivil darbe ile öncelikle eğitim ve hukuk alanını yoklayan siyasi iktidar, anayasayı da hiçe sayarak, ayaklar altına almaktadır. Çünkü parlamentoda siyasi iktidara dur diyecek muhalefet yoktur. 23 Ağustos 2015 tarihinde yapılan parti meclisi toplantısındaki açıklamalarıyla bu sivil darbeyi yeni anlayan ana muhalefet partisi genel başkanı gibi siyasi parti yöneticilerinin olduğu bir ülkede, demokrasiden söz edilemez. Demokrasiden söz edilemediği gibi, tam bağımsızlıktan da söz etmek olanaksızdır.

 

Anayasada da yazıldığı gibi devletin görevi, gençleri Atatürk ilke ve devrimleri ışığında yetiştirmektir. Oysa dindar ve kindar nesil yetiştirmek isteyen siyasi iktidar, demokratik ve laik cumhuriyetten intikam almaya girişmiştir. 4 + 4 + 4 olarak adlandırılan ve laik eğitim sistemini dinci eğitime dönüştüren yasa çıkarılarak, imam hatipleşmenin önü açıldı. Diğer okulların ders programlarına Kuran-ı Kerim, Peygamberin Hayatı gibi dersler eklenerek, tüm okulların imam hatipleştirilmesine olanak tanındı. Milli eğitim, bazı dinci vakıf ve tarikatların yönettiği bir alan durumuna getirildi. Sivil darbe yaparak anayasayı tanımayan siyasi iktidar, kendilerine karşı örgütlü ve güçlü tepki verilmeyince istediklerini rahat rahat gerçekleştirmeye başladı. Bunun sonucunda laik ve demokratik rejimimiz elimizin altından kaymaya başladı.

 

Tayyip Erdoğan ve benzerlerinin geçmişteki söylem ve eylemlerini unutarak, “gömlek değiştirdi”, “demokrasi yolunda müthiş adımlar atılacak” diye televizyon programı yapanlar, gazetelerde yazı yazanlar, bugün “Geçmiş Olsun Türkiye” demektedirler. Geçmişte yazdıkları yazılarla Fethullah Gülen’e övgüler düzenler, bugün Atatürk’e sıkı sıkı sarılmaktadırlar. Büyük paralar ve projeler dönen basın sektörünün patron ve yöneticileri de, dar ufukları ve çıkarları nedeniyle bugünlerin hazırlayıcılarındandır. Tayyip Erdoğan ve ekibinin ne olduğunu ve değişmeyeceğini söyleyenlere paranoyak diyerek dudak bükenler, bugünlerin de sorumluları arasındadır.

 

Ancak durum ne kadar kötü olursa olsun, şartlar ne kadar zor olursa olsun, Mustafa Kemal gibi düşünerek, bugünlerin de üstesinden geleceğimiz bilinmelidir. “Geçmiş Olsun Türkiye” söylemi, teslimiyetçiliktir, mücadeleden kaçmaktır. Atatürk’ün gençleri dün olduğu gibi, bugün de, yarın da bu ortaçağ artığı aydınlık düşmanlarına karşı örgütlü mücadeleyi sürdürecek ve zafer kazanacaktır..


Bu yazı İlk Kurşun Gazetesinde de yayınlanmaktadır.

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ 519 BİN TÜRK’ÜN ACI ÖYKÜSÜ
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ 519 BİN TÜRK’ÜN ACI ÖYKÜSÜ