Köy Enstitüleri
Günay Güner

Köy Enstitüleri

Bu içerik 467 kez okundu.

Geçen onyıllar demokrasiyle eğitim-kültür arasında çok önemli ve değerli bir ilişkinin bulunduğunu gösterdi. Eğitimi, kültürü ve bunlara bağlı olarak gönenci olmayan toplumlarda demokrasiden söz etmek olanaksızdır. Olsa olsa sahtesi olur ki bunun sonu düzenbazlıktır.

Türkiye’de eğitime, kültüre, dolayısıyla demokrasiye en nüyük katkı, ne ilginçtir ki cumhuriyetin kuruluşundan 1946’ya kadarki tek parti devrim yönetiminde sağlandı; çok partili rejimde değil. Bu sav tek parti övgüsü olarak anlaşılmamalıdır. Kuşkusuz, çok partili rejim demokrasiye daha uygundur. Ne ki İnsanlığın özgürlüğü demek olan ilerlemeye, eşitliğe, eleştirelliğe karşı, rejimi değiştirmek amaçlı gerici partileşmelere kapıları açmamak koşuluyla.

Köy enstitüleri bir yanıyla da bu gerçeğin öyküsüdür. Mustafa Kemal Atatürk Meclis konuşmalarında Türk ulusunun okuryazar kılınması, eğitilmesi, okullaşmasının sağlanması amaçlarının önemine değiniyor, bir an önce gerçekleştirilmesini istiyordu. Yeni harflerle okuma yazmanın öğretildiği millet mekteplerini yaygınlaştırdığı, tahta başında öğrettiği gibi, eğitmen kurslarının düzenleyici ve uygulayıcısı da Atatürk’tür.

Köy enstitüleri 17 Nisan 1940’ta yayımlanan 3803 sayılı yasayla kuruldu. Köy enstitülerinin eğitim düşüncesinin temeli iş içinde eğitimdir. Köy enstitüleri dizgesinde amaçlanan, öğrencilerin yalnızca iyi birer demirci, tarımcı, arıcı… olması değil, aynı zamanda düşünür, eleştirel yanı güçlü; çağını kavrayan bireyler yetiştirmektir.

Köy Enstitülerinde günde bir saat serbest okuma yapılmaktadır. Bu okuma saatleri, öğrencilerin kendi başlarına ders kitapları dışındaki kitapları okuma şeklinde olduğu gibi, öğretmenlerden birinin değerli bir kitabı öğrencilere okuması biçiminde de olabilmekteydi. Ayrıca öğrenciler bir yapıt, düşünür, yazar belirleyerek, üzerine sunumlar yaparlardı. Ardından soruları yanıtlarlardı. Öğrencilerin yılda en az 24 kitap okumaları zorunluydu. Enstitüyü bitirdiklerinde ise görev yapacakları köye çok sayıda kitapla giderlerdi ki bu aynı zamanda köylerde gelişen varsıl kitaplıklar demekti. Bu okuma alışkanlığı ve sevgisi altmışlı, yetmişli yılların okuma sevgisini de beslemiştir, belirlemiştir.

1946 yılından sonra köy enstitüleri aşındırılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla köy enstitülerinin gerçek süresi altı yıldır. Altı yıllık bu kısa zaman içinde yüzü aşkın yazar, bilim insanı, siyasetçi… yetişmiştir. Bu başarının kaynağı eleştirel, özgür eğitimdir. Köy enstitüleri Türkiye’nin öz gereksinimlerine yanıt vermek üzere kurulmuş, özgün okullardır. Başlıca kurucu mimarları Mustafa Kemal Atatürk’ün devrim yolunda her özveriyi gösteren Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ile İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’tur. Elbette bu iki öncüyle birlik olan okul yöneticileri, öğretmenler ulus eğitimine büyük emek vermişlerdir.

1946 yılından sonra bir yandan CHP’den kopan toprak ağaları ve yandaşları Demokrat Parti’yi kurarlarken, CHP içinde de sağ kanat giderek güçlendi. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü köy enstitüleri için tüm desteğini vermekle birlikte, partisi içinde bile gücü bulunmamaktaydı. Cumhuriyet kurulana kadar susmuş olan derebeyleri, tefeciler, din tacirleri, emperyalizmin işbirlikçilerinden oluşan güçbirliği, Atatürk’ün yaşamını yitirişinden de güç alarak, devrime karşı açıkça cephe savaşına girmişlerdir. Toprak ağaları, köylünün kendilerine artık danışmamasına, öğretmenle birlikte yaşamaya başlamasına, aydınlanmasına sınıfsal çıkarları gereği razı olmamışlar; anlaşarak köy enstitülerini kapattırmışlardır.

“Her Enstitü Ulus gazetesine ve Enstitü faaliyetiyle ilgili mesleki mecmualara abone olacak ve bu vasıtalardan ve radyodan talebenin azami şekilde istifade etmeleri temin olunacaktır” (Köy Enstitülerinin Eğitim ve Öğretimle İlgili İşleri, Md. ı2, KEÇEV, 2004: 102). Görüldüğü gibi, süreli yayınlara da büyük değer verilmekteydi. Başta Köy Enstitüleri Dergisi olmak üzere birçok öğrenci, geleceğin yazarları olarak bu dergilerde ürünlerini yayımlamakta ve sürekli okumaktadırlar.

İşte günümüz inceyazınını da besleyen Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Talip Apaydın, Adnan Binyazar, Emin Özdemir, Osman Şahin, Osman Bolulu, Mehmet Başaran… köy enstitülerinde yetişmişlerdir.

Ayrıca üstün müzik bilgi ve zevkiyle donanmışlardır. Her öğrencinin başta mandolin olmak üzere bir çalgıyı öğrenmesi gerekliydi.

Öğretmenler de çok değerli adlardı: Ruhi Su, Sabahattin Eyuboğlu, Âşık Veysel…

Köy enstitüleri, dünya eğitim birikimine Türk ekininin armağanıdır.

Köy enstitülerinin kuruluşunun 82. yıldönümünü yaşıyoruz; kutlu olsun!

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ 519 BİN TÜRK’ÜN ACI ÖYKÜSÜ
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ 519 BİN TÜRK’ÜN ACI ÖYKÜSÜ