Sonunda İsveç’in NATO üyesi olmasını Türk yönetimi onayladı. Her zamanki gibi, önce bir esip gürlendi, imzalanıp TBMM’ye gönderildi, zamanı gelince de onay işlemi tamamlandı. Hani daha karpuz kesecektik?.. Diledik ki Rahip Branson, Gazeteci Deniz… olaylarına benzemesin ama yine benzedi. Sürekli aldatmaca ardında olmanın yanı sıra “özel” durumların, hesapların, bilgilerin emperyalizmin elinde olması Türkiye için “güvenlik” sorunudur. Belli ki bu sorun sürecek.
Minare çalındığından hemen kılıf hazırlandı; Efendim İsveç bir teröristi verdi, daha dikkatli olacağını söyledi, PKK-YPG koruması uygulamalara son vereceğini bildirdi… Aman aman. Aslı astarı bulunmayan gerekçeler. Oysa İsveç’in insan hakları savı altında neredeyse tüm dünyanın kıyımcılarını toplaması, kullanması siyaseti durumuna gelmiş. 12 Eylül 1980 faşistlerinin verdiği Yunan ödünü gibi AKP’nin verdiği İsveç ödünü de tarihe geçti.
Biden’le görüşülmüş de Kongreye mektup yazıp F16 (F35 değil) İsveç onayı karşılığında satışın ve teslimatın serbest bırakılmasını istemişmiş… Böyle devlet yönetildiği görülmemiştir; hem de 22 yıldır.
Yine aynı günlerde İsveç’te yetkili ağızlardan savaş çığlıkları atılmaya başlandı. NATO’culuk böyledir işte. İsveç çelik elde ettiği rezervlerinin varsıllığıyla dünyaya ne acı ki silah, mühimmat, mayın, savaş uçağı… satmaktadır. Emperyalist ülkedir. Bu amaçla rüşvetlerin döndüğü devlettir. Soğuk savaş döneminde tarafsızlık siyaseti izleyen İsveç, İkinci Dünya Savaşında Nazilere destek olmaktan çekinmemiştir. Şimdi ise işi NATO üyeliğine döktü, Finlandiya’yla birlikte. Ne ki NATO üyeliğinde kaşarlanmış bir devlet ve ülke olarak söyleyelim ki İsveç devletine sınırlı da olsa yararı bulunabilecek bu üyeliğin, halkına zararı olacaktır.
ABD, NATO tatbikatı başlattı. İsveç de katılıyor çağrı üzerine. Rusya Federasyonu’na ileti göndermiş oluyorlar. ABD yeni üyelere ve Doğu Bloku ülkelerine güven veriyor. Sizi korurum, diyor. Putin ve kurmayları bunu bilmiyor, anlamıyorlar mı? Rusya Federasyonu’nu kuşatma sürüyor. Ukrayna buydu, şimdi yine İsveç ve Finlandiya’yla aynı eylem, operasyon yapılıyor. Buna Rusya Federasyonu’nun sessiz kalması olanaksızdır.
Rusya Federasyonu’na sınırı bulunan devletlerin en akıllıca dış siyaseti iyi komşuluk, dostluk üzerine kurulu olandır. Bunun tersini gözlüyoruz ne yazık ki. Bu devletler halklarını doğrudan hedef yapmaktadırlar. Amerikan siyasetinin maşası olmak çok pahalı sonuçlar doğurur. ABD, Birleşik Krallık kendi halklarını bile bir noktadan sonra önemsemezler. Diğer halkları hiç.
İsveç Başbakanı Kristersson çok militarist sözler ediyor: “Vatandaş olmak, askerlik yapabilmek ve ülkenin demokrasisini, özgürlüğünü ve yönetimini savunmaya hazır olmak demektir” diyor. Ölmeye hazır olmak falan. Ey her yerde militarist arayanlar, Atatürk sevgisini bile buna yoranlar, bir sözünüz yok mu? Adam öyle haybeye “yurttaşlık” almak yok. Gerekince öleceksin, savunacaksın… demekte.
Anlayana NATO üyeliği, savaş siyaseti mayın tarlasıdır. Çok tehlikelidir. Dengeye dayalı politikalar varken bu yollar neden seçilir? Yapılan öz halklarına olduğu kadar, insanlığa da düşmanlıktır. Emperyalist güçler er ya da geç tokat yer otururlar. Türk Bağımsızlık Savaşını unutmadıklarını biliyoruz. Evet, unutmayın. Hep belleğinizde tutun. Ne zaman Bağımsızlık Savaşı kazandık, başka halkları da kurtardık, yalnız kendimizi değil. Hiç unutmayın.