İSVEÇ KENDİ AYAĞINA KURŞUN SIKIYOR
Mustafa Sönmez

İSVEÇ KENDİ AYAĞINA KURŞUN SIKIYOR

Bu içerik 583 kez okundu.

Ukrayna ile Rusya arasında ortaya çıkan anlaşmazlık üzerine başlayan savaş devam ediyor. Dünya kamu oyunun büyük çoğunluğu bu savaşı kınıyor. Fakat hiç kimse nedenleri üzerinde düşünmek yerine Rus düşmanlığına soyunuyor. Dünya basınında Rusya karşı aşırı bir bombarduman olayı var. Gerçek haberler ya da asparagas haberler birbirine karışıyor. Hangisinin gerçek, hangisinin asparagas olduğunu ayırtetmek zorlaşıyor. İnsanlar araştırmadan, düşünmeden bu haberlerin üzerine atılıyor.

70 yaşına adım atmış birisi olarak bugüne kadar çok haksız anlaşmazlıklara, işgallere, silahlı müdahalelere, hükümetlerin CIA eliyle ve silah zoruyla devrilmelerine tanıklık ettim ama hiçbirisi bugün Ukrayna- Rusya konusunda topluca koparılan bir yaygaranın yanında “hiç” kaldı. Bu kamuoyu Azerbaycan, Kore, Vietnam, Afganistan, Irak, Dağlık Karabağ, Yugoslavya ve Arap Bahar’ında Libya’da, Mısır’da çıkarılan ayaklanmalar ve bugün hâlâ sürmekte olan Suriye’deki olaylarda neredeydiler? Bu durumu göremeyen ve “işkembeden atan” yorumculara hayret etmemek, şaşmamak elde değil, herkes uzman kesilmiş ve bir ülkeyi suçlayarak nefret yaratmaya çalışıyorlar...

Konumuzun başlığına gelince: Evet, ne yazık ki kendi ayağına kurşun sıkıyor. Yüzyıllardır içinde beslediği “Rus düşmanlığı”nı açıkça ortaya koyuyor. Boş yere “Rus korkusu” yayıyor. İsveç Hükümeti ve diğer siyasi partiler ve kamuoyunun yarıya yakını gözlerine “at gözlüğü”nü takarak ahkâm kesmeye çalışıyorlar. İsveç basını gerek görsel ve gerekse yazılı basını Rusya’yı hedef alarak nefret pompalıyor. Amaç, bu tür yaygaralarla İsveç’i “Nato”nun kucağına atmak. Nato’ya üye yapmak. Geçen yıllar içerisinde Nato üyeliğine sıcak bakanların oranı % 25-30 dolaylarında bulunurken bugün % 50’lilere yükselmiş gözüküyor.

Amerikan’nın sürdürdüğü ve Vietnam’ın Kore gibi ikiye bölünmesine çalıştığı savaşında o zamanın Sosyal Demokrat Başbakanı Olof Palme, ABD’yı kınayan mitinglere katılarak protesto ediyordu. Olof Palme sonrası siyasiler ise ABD’nin koluna girmek için yarış yapıyorlar. Toplumda az da olsa var olan Rus korkusunu pompalayarak “insancıl” tiyatro oynuyorlar. İsveç Hükümeti’nin Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi’nin ABD ve Nato eliyle devrilmesi ve öldürülmesi sırasında Libya’ya gönderdiği 6 adet Jas-Gripen savaş uçaklarını orada deneme fırsatı buldu. Bir başka ülkenin toprağında savaş uçaklarının gücünü o ülkeyi bombalayarak denenmesi acaba hangi tarafsızlığın sembolüydü?

İsveçin Suriye’de sürmekte olan iç savaşa ABD’nin yanında yer alarak müdahil olması ve o bölgedeki ayrılıkçı Kürt teröristleri eğitecek hem subay göndermesi hem para hem de silah yardımı yapması, ayrıca Kuzey Irak’ta da Kürtlerin askeri yönden eğitilmesine çalışması da mı, tarafsızlık ilkelerinin içerisine giriyor?

Dün akşam SVT’deki ”30 dakika” programına katılan savunma Bakanı Peter Hultqvist, ”Benin bakanlığım döneminde NATO üyeliğine başvurmacağımı bir yıl önce açıklamıştım. Düşüncemi hâlâ değiştirmedim ama insan hiçbir zaman asla asla dememeli” dedi. Bunu nasıl yorumlamak gerekiyor? Biz gerekirse, istediğimiz an NATO’ya gireriz anlamında mı, değerlendirmek gerekiyor.

Bana göre İsveç, 1986 yılında o zamanın Başbakanı Olof Palme’nin sokakta öldürülmesinden sonra yavaş yavaş tarafsızlık ilkesinden uzaklaşmaya başladı. NATO ile ”Barış İçin İşbirliği (Patnership For Peace)” anlaşmasına imza attı. Fakat, silah üreten ve satan bir ülke olan İsveç’in tarafsızlığı sadece kağıt üzerinde kalmaktadır. İsveç silahları başka ülkeler tarafından Ukranya’ya gönderilirken İsveç’te bu silahlara ait binlerce mermiyi Ukrayna’ya göndermiştir. Acaba bu mermiler “Barış” için mi kullanılacaktır. Sosyal Demokrat azınlık Hükümeti iki yüzlü bir politika izlemektedir. Hem Nato’ya girmeyeceğini ve Finlandiya ile birlikte yürüyeceğini söylerken diğer yandan ABD ile el altından görüşmeler sürdürmektedir. Bu nedenle Savunma Bakanının söylediği, “insan hiçbir zaman asla asla dememeli” sözü bunun su yüzüne vuran yansımasıdır.

İsveç, Rusya ile hiçbir zaman sıcak ilişkiler içerisinde olmamıştır. Her zaman olumsuz bir tavır takınmıştır. Olof Palme öldürülmeseydi, iki hafta sonra Rusya’ya bir ziyaret gerçekleştirecekti ve belki de Rusya ile ilişkiler normalleşme seyrine girecekti. Fakat, bu ziyaretin gerçekleşmesi öldürülmesi nedeniyle olmadı. Olof Palme’nin öldürülmesi üzerine bir hayli tezler, iddialar ileri sürüldü ama hiçbiri kanıtlanamadı. Bu araştırmalar esnasında hiç kimse Rusya’ya yapacağı ziyaret üzerinde durmadı. Dünyadaki gladiyo türü görünmeyen gizli eller bu ziyaretin gerçekleşmesine engel olmak için başbakanı öldürmüş olamazlar mı (bu hayal ürünü bir varsayım olarak kalsın)?

Sonuç olarak söylemek istediğim, İsveç artık tarafsız bir ülke değil. Amerikan politikalarının sessiz savunuculuğuna soyunmuş, elini Amerika’ya teslim etmiş ve onun çektiği yöne nazlana nazlana adımlar atan bir ülke konumundadır. Bu durumun üzerini örtmek için türlü bahanelerle kendini avutmaktadır.

Evet, yarının ne getireceğini günümüzde kesin bir dille söylemek pek olanaklı değildir. Atalarımız, “yarın ola, hayrola” demişler ama yarının “hayır olacağını” kestirmek de güçtür.

Sözün sözü İsveç, Rus karşıtlığı anlayışıyla Amerika’nın güdümüne girerek kendi ayağına kurşun sıktığının farkında değildir.

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
Kaan     2022-03-26 Evet, size katılıyorum " ... İsveç artık tarafsız bir ülke değil " ABD den daha çok ABDci yalakaların elinde bir ülkedir..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
19 MAYIS 1919 TÜRK’ÜN DİRİLİŞ VE ŞAHLANIŞ GÜNÜNÜN ADIDIR
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ 519 BİN TÜRK’ÜN ACI ÖYKÜSÜ
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ 519 BİN TÜRK’ÜN ACI ÖYKÜSÜ